Erdoğan 5. kez Beyaz Saray'da: Uzmanlar kritik görüşme öncesi neler dedi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Washington'da. Ziyaretin zamanlaması, Suriye, ABD Kongresi, S-400, F-35, yaptırımlar, tartışmalı mektup, Halkbank, Gülen ve Doğu Akdeniz masadaki meseleler. Uzmanlar tüm bu konu başlıklarını Independent Türkçe için yorumladı

Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ağırlıyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump'ın resmi davetlisi olarak ABD'de. 

2004'te Bush, 2009 ve 2015'te Obama ile Beyaz Saray'da bir araya gelen Erdoğan, Trump ile aynı mekanda 2017'den sonra ikinci kez buluşuyor.
 

20191113_2_39287604_49409916-min.jpg
Fotoğraf: AA


Trump, 8 Ekim'de Ankara-Washington ilişkilerinin gergin olduğu bir dönemde "Birçokları Türkiye'nin ABD'nin büyük bir ticari ortağı olduğunu unutuyor. Türkiye, F-35'lerin çelik gövdesini yapıyor. NATO'nun itibarı olan önemli bir üyesi. O 13 Kasım'da konuğum olarak ABD'ye geliyor" tweeti ile Erdoğan'ın ziyaretini duyurmuştu.

Hatırlanacağı gibi ziyaret tarihinin belli oluşunun ardından ABD'de bazı kongre üyeleri Trump'a 'Daveti geri çek' çağrısı yaptı. 

9 Ekim'de yani Barış Pınarı Harekatı'nın başladığı gün Trump'ın Erdoğan'a hitaben kaleme aldığı diplomatik teamüllerden uzak mektup sonrası ise Türkiye'de kimi siyasetçiler Erdoğan'a Beyaz Saray'a gitmemesi yönünde çağrıda bulundu.

Trump-Erdoğan görüşmesi böyle bir ortamda gerçekleşiyor.

ABD Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen Türkiye aleyhine iki yasa tasarısının gölgesi altında...

Görüşmenin ana gündem maddesi Suriye'deki son durum olsa da masada adeta bir zincirin parçaları gibi birbiriyle ilişkili birden çok konu başlığı olduğunu artık bilmeyen yok.

Independent Türkçe, görüşmede ele alınacak o meseleleri Türkiye'de dış politika üzerine uzmanlıkları ile bilenen üç önemli isimle konuştu. 
 

BeFunky-collage (22).jpg
İlter Turan, Hasan Köni, Mesut Hakkı Caşın / Fotoğraf: Independent Türkçe


Sadece çantadan çıkacak konuları değil, buluşmanın genel itibarıyla önemine dair farklı bakış açıları ve 8 merak edilen soruya 8 yanıt aşağıdaki satırlarda saklı.

 

SORU 1: Ziyareti nasıl yorumlamalı, iki ülke ilişkileri tarihinin en zor döneminden mi geçiyor? Kongre'nin önemli bir kısmı ziyarete niye karşı çıkıyor?
 

➡Türk-ABD ilişkileri en kırılgan döneminde ama Trump yükselen Çin karşısında yanında Türkiye'ye isteyecek 

Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın (Yeditepe Üniversitesi, Hukuk Fakültesi) : Son derece kritik bir dönemde yapılan bir ziyaret olduğunu belirtmekte fayda var. Türkiye-ABD ilişkileri açısından tarihi bir dönüm noktası olduğunu söylemek mümkün. Türk-Amerikan ilişkilerinin en zor ve karmaşık; kurumsal ve geleneksel diplomasi mekanizması ve ittifak ilişkileri dışında kırılgan bir yapının mevcut olduğunu söylemek mümkün. Bunda dünyadaki küresel güç dengelerinin inşasındaki belirsizliğin de büyük payı var. Aslında Çin faktörünü atlamamak gerek. Çin sadece ekonomik manada değil askeri pozisyonu itibarıyla de ABD'nin pozisyonunu bozuyor. Öyle ki; 7 uçak gemisiyle Pasifik'te güçlü bir donanma kuruyorlar ve gelecek iki yıl içinde ABD donanmasını geçecekler. Bu dünyadaki eksenin kırılmasına neden olacak bir meydan okuma. Tüm bunlar göz önüne alındığında ABD-Türkiye ilişkilerinin düzeleceğine inanıyorum. Neden? ABD stratejik belgelerinde iki düşman gösteriliyor, biri Çin biri Rusya. Ben ABD'nin - ki bu aynı zamanda ABD'nin bir dönem belirleyici ölçüde ulusal güvenlik danışmanlığını yapmış Zbigniew Brzezinski'nin görüşüdür- Rusya'ya yanına alıp Çin'e mevzileneceğini düşünüyorum. Tek başına Rusya yetersiz olacağı için Trump mutlaka Türkiye'yi yanında isteyecektir. Bugün estirilen rüzgarların İsrail kaynaklı olduğu kanaatindeyim.   
 

trump erdogan.jpg
Fotoğraf: Reuters


➡ Kongre'de Trump'ın Türkiye'ye özveride bulunabileceğini düşünen rahatsız bir kesim var 

Emeritus Prof. Dr. İlter Turan (İstanbul Bilgi Üniversitesi) : Görüşme mühim ama hem iki ülke arasında hem Beyaz Saray ile Kongre arasında bir anlaşmazlık olduğu aşikar. Son örnekte ABD kuvvetlerinin Suriye'den çekilmesini Trump istedi ama Kongre bunu kabullenmedi. ABD'nin çıkarları gereği askerin bölgede bulunmasını düşünenler var, ABD'nin bir müttefikine (Kürtlere) ihanet ettiği, dolayısıyla ABD'nin görüşlerinin bundan sonra itimat edilmez bir nitelik kazanacağını söyleyenler var. Kongre Türkiye ile ABD'nin üzerinde anlaşılacak bir konu olmadığı endişesini taşıyor. Trump'ın Türkiye'ye karşı Kongre'nin istemediği bir özveride bulunabileceğini düşünen bir kesim de olabilir. Ama şu anda ABD siyasetinin bir bölümünün şu anda ülkelerinde bir Türk Cumhurbaşkanı'nı istemediği aşikar.

➡ Kongre'de İsrail lobisi çok etkin, birdenbire geri çekilip Türkiye'ye bu alanı bırakmaz

Prof. Dr. Hasan Köni (İstanbul Kültür Üniversitesi) : ABD'de iki türlü yapı var. Biri Beyaz Saray diğeri ABD güvenlik sistemi ile ABD kongresi. Güvenlik sistemi müttefiklerini terk etme, değişik bir program uygulama ve ABD'nin içeriye doğru çekilmesinin uluslararası alanda şimdiye dek uyguladığı sistematiğine aykırı olduğunu düşünüyor. Kongre'de İsrail lobisi çok etkin, birdenbire geri çekilip Türkiye'ye bu alanı bırakmaz. ABD bir yandan tekrar içeri çekiliyor gibi yapıyor. Peşinden petrol için geliyor. 45'den bu yana hukuk yaratanlar uluslararası hukuka uymuyor. Tezatlık var. Trump bu askeri hamleleri ekonomi çöküyor diye okuyor. 800 üs var, ben bunları geri çekersem, savaşmazsam ekonomiyi düzeltirim gibi bir anlayışa sahip. Bu ulusal güvenliğe uymuyor. Trump'a ekonomi ile güvenlik bir arada yürümesi lazım diyorlar. Erdoğan'ın davet edilmesi ile ilgili olarak ise bütün imajlarının bambaşka bir boyuta taşınacağı endişesi hakim.


SORU 2: Ana başlık Suriye. Türkiye, 'YPG sınırdan uzaklaşmadı' diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile Barış Pınarı harekatına yeniden başlamayı doğrudan ya da dolaylı konuşur mu?
 

➡ Türkiye'nin yeni bir operasyonu olabilir, ABD ile anlaşmazsa masayı devirebilir

Caşın: ABD devleti Türkiye'yi cezalandırılması gereken bir müttefik olarak görüyor. 'Sahadaki en etkin ortak YPG'ye saldırı yapılmıştır, Suriye'yi terk etmek yanlıştır ve ziyaret Erdoğan'a destek sağlamaktadır' diyorlar. Suriye'de YPG varlığı ve saldırıların devamı Türkiye'nin en şikayet ettiği konu. Amerikan askeri-siyasal desteğinin sürmesini Türkiye tehdit olarak algılıyor. 'Bağımsız Kürt devleti kurulmasına karşı duran Kürt düşmanı Türkiye' algısı var. Bu Türkiye için kabul edilemez bir durum. Suriye'deki Kürtler ile sorunu olan Türkiye değil Esad. Barış Pınarı Harekatı'nda Türkiye'nin savaş suçu işlediği, sivilleri öldürdüğü ve Suriye'yi işgal ettiği yönünde dezenformasyon söz konusu. Asıl askeri ve sivil kayıplar Türkiye'de. Batı Türkiye'nin askeri ve sivil kayıpları varken üç maymunu oynuyor. Bu kaotik ortamdan faydalanan PKK sürekli taciz atışlarıyla ateşkesi bozmak istiyor. Yeni bir operasyon olur mu? Olabilir. Türkiye, ABD ile anlaşamazsa masayı devirir. Türkiye bu durumda SU-34 uçaklarını alır.

 

YPG.jpg
Fotoğraf: Reuters 



➡ Erdoğan, Barış Pınarı'na yeniden başlamayı 30 km için konuşabilir

Köni:  Erdoğan, güvenlik endişeleri gerekçeleriyle Barış Pınarı harekatına yeniden başlamayı Trump ile konuşabilir ama sadece o 30 kilometre için... Ama şimdi o 30 kilometrenin ardında yeni bir yapı kuruluyor petrol üzerinden. Malum, aşağıda oluşan yapı aynen Kuzey Irak'taki gibi olduğu için Türkiye'yi rahatsız ediyordu. Ben görüşmede 30 kilometre ötesi bu bağlamda ele alınmaz diye düşünüyorum. 


SORU 3: ABD en başından beri 'S-400 varsa F-35 yok diyor'. Yaptırım kartları masada. Ankara ve Washington buna rağmen ortak noktada buluşabilir mi?
 

➡ S-400 hava savunma sisteminin kullanılmama ihtimali var

Turan: Şu anda henüz sonuçlanmış bir süreç yok.

Bir yandan ABD'nin S-400 konusunda geri adım atması pek muhtemel gözükmüyor.

Diğer yandan Türkiye'nin de S-400 siparişlerini durdurma ihtimalinin nasıl gerçekleşeceği belli değil. Çünkü bunun da Rusya ile ilişkileri zedelemesi son derece muhtemel gözüküyor. İkisi de sorunlu. Burada NATO müttefiklerinin Türkiye'nin S-400 aldığını yadırgamasını hatırlayarak Türkiye üzerinde bu konuda baskılar olacağı muhakkak. Türkiye bu şekilde geri adım atmaz ise F-35'lerin Türkiye'ye teslim edilmemesi ve bütünüyle bu süreçten çıkarılması kısa vadede giderilmesi mümkün görünmeyen bir güvelik zaafı ile karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Neticede sürekli olarak F-16 kullanılmakta ve bunların kullanım süreleri dolmaktadır. Dolayısıyla Türkiye'nin yeni bir sisteme ihtiyacı olduğu muhakkak. Bunun başka bir ülkeden alınacak silahlar ile giderilmesi de pek kolay olmayacaktır. Türkiye sıkıntıda. O bakımdan S-400'lerin kullanılmama ihtimalini tamamen dışlamamak lazım. 

 

s-400.jpg
Fotoğraf: Reuters



➡ Kongre'ye rağmen Türkiye F-35 programına dönebilir

Köni: Kongre'ye rağmen Türkiye'nin F-35 programına dönmesi mümkün olabilir. Çünkü Trump gözlerini açınca dolar işareti çıkıyor. Trump rahatlayacak ama bizim için de zor olacak. Rus savunma sisteminin deaktif hale getirilmesi Rusya'ya ayıp olur belki ama Ruslar ikinci partiyi de satar, enerji hatlarını yapar, nükleeri de yapar sonra ne yapıyorsanız yapın der Türkiye'ye. Ekonomik baskı, psikolojik blöf olduğunu düşünüyorum. Ama yaptırım uygularlarsa Türkiye ekonomik anlamda çöker. Yine de Türkiye'ye bir takım yaptırımlar getirilmez diye düşünüyorum. Türkiye'nin Suriye'de olsun, Doğu Akdeniz'de olsun direnişine Batı neden ses çıkarmadı? Çünkü Türkiye'nin jeopolitik durumuna önem verdiği için. Türkiye, Japonya'nın bulunduğu yerde olsa çok zor durumda kalabilirdi. Dolayısıyla jeostratejik olarak önemli, Doğu Karadeniz'i, Akdeniz'i tutuyor, Rusların aşağı inmesini önlüyor, İsrail'in üstünde Batı'ya bağlı ülke vs. Hala jeopolitik özelliği önemli, o tutuyor. Kim kimi seviyor ki? 

 

f-35.jpg
Fotoğraf: Reuters



➡ ABD, Türkiye'yi elinde tutmak için elinden geleni yapacak

Caşın: NATO'da S-400'e yer yok algısı var. ABD, 'S-400'ü aktif etmeyin ve Rus silahı almayın' diyor. Türkiye bunu kabul edemez. CAATSA yaptırımları dışında PACT var. Bu ikisi harici 23 tane Türkiye'nin üzerinde kılıç gibi tutulan yasa tasarıları var. Masada konuşulan şu; 'Türkiye S-400'lerden kurtulmazsa büyük olasılıkla yaptırım gelir' deniyor. ABD, Türkiye'yi elinde tutabilmek için elinden gelenin en iyisini yapacaktır. Bu bana göre Trump'ın oynayacağı rolü gösteriyor. Trump Türkiye'yi kaybetmek istemeyen bir tavır ortaya koyacaktır. Trump, Türkiye'yi kaybeden başkan olmayacaktır. Hem senato hem Pentagon'u dengeleyecek siyasi-askeri manevra alanı açabileceğini düşünüyorum.  Yeni bir formül bulunacak. ABD'de yaklaşan seçimler dikkate alındığında Başkan Trump'ın Türkiye'yi yanında tutmak suretiyle 2020 seçimlerinde çok ciddi bir kazanç sağlayacağını düşünüyorum. Türkiye ile ilişkileri koparmamak, Trump'ın seçimleri kazanmasını da beraberinde getirir. Bu konuda bana inanmayanlar çıkabilir ama ABD seçimlerini Trump'ın kazanacağını söylediğimde bana gülmüşlerdi ama haklı çıktım. 


SORU 4: Erdoğan, Washington'a hakaretamiz ifadeler içerin mektup ile gitti, iade edeceğini söyledi. Mektup görüşmeyi etkiler mi? 
 

➡ Ziyaretin iptali için çalışanlar başarısız oldu

Caşın: Ciddi sancılar var, ortada belirsizliğin hakim olduğu sisli bir durum var. Ziyaretin iptali için çalışanlar başarısız oldu. Türkiye devlet aklını kullanarak, iki önemli kötü mektuba rağmen, diplomatik teamüllere uymayan mektup ile S-400'ler hakkında basına sızdırılan mektuba rağmen Türkiye adım attı. Bence masada ipleri kopartmamak, tamir ve tedavi konuşulacaktır. İki taraf da birbirini kaybetmek ve ilişkileri koparmak istemiyor. İlişkilerdeki kopuş makasın açılmasını beraberinde getirir ve bir daha açılamaz, bu bakımdan bugünkü görüşmenin tarihi olduğunu düşünüyorum. Aslında en önemli mesele taraflar arasındaki güven eksikliği. ABD'nin Türkiye'ye olan ihtiyacının büyük ölçüde azaldığı yönündeki düşünce. Balkanlar'a çok iyi yerleşti ABD. ABD, Türkiye'nin jeostratejik öneminin azaldığını sanıyor ama yanılıyor.  ABD'nin hedefinde İran var, ABD'nin hedefinde Rusya'yı dengelemek var. Türkiye bunlara müsaade etmeden ABD bir şey yapamaz.

 

mektup.jpg
Fotoğraf: Reuters



➡ Trump 'Sinirliyken yazdım' diyebilir

Köni: Erdoğan, Trump'a 'Al bu mektubu iade ediyorum' der. Trump da cevaben 'Sinirli bir zamanımda yazmıştım' der. Asıl görüşmenin ne olduğunu bilmiyoruz ki! 

➡ Mektup artık önemli rol oynamıyor

Turan: Mektup hakkında bir şey yapılacak olsaydı geldiği zaman yapılması gerekirdi. Şu anda yapılmadığı gibi Cumhurbaşkanı da Washington'da. Belki Erdoğan bu mektup ile ilgili memnuniyetsizliğini ifade edecektir ama anlaşılıyor ki, mektup ilişkilerdeki temel durumu etkileyecek nitelikte bir rol oynamayacak. 


SORU 5: Erdoğan-Trump görüşmesi gerilen ilişkileri onarmak için fırsat sağlar mı? Ankara'nın Kongre göz önünde bulundurulduğunda tek başına Trump'a güvenmesi riskli bir strateji mi?
 

➡ Dönüşte zafer havası estirilecek

Köni: Kongre kötü polis, Trump iyi polis rolünde mi?

Türkiye birçok meseleyi düşünmeli. Dönüşte zafer olarak sunulacağından eminim. 


 

trump erdo 2.jpg
Fotoğraf: Reuters



➡ Türkiye, ABD'nin çok kurumlu yapısını gözetmeli

Turan: Trump'ın ABD siyasetindeki konumu göründüğü kadar sağlam değil. Daha sağlam dönemlerinde dahi Trump ABD devletinin bütün kurumlarına hakim olamadı. Dolayısıyla Türkiye'nin ABD ile ilişkilerini düzenlerken ABD'deki bu güç dağılımını, çok kurumlu yapıyı göz ardı ederek bir çizgi izlemesi doğru bir yol olmaz. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı'nın hangi konularda ABD lideriyle nasıl ve ne şekilde anlaşacağını bilmediğimiz için daha fazla bir şey söyleyemeyiz. Belki öyle konularda anlaşırlar ki; şu anda Kongre'ye hakim olan Türk aleyhtarı hava yumuşayabilir. 

➡ Ankara, ABD ile ilişkileri sadece Trump üzerinden kurgulamıyor

Caşın: ABD devleti Türkiye'yi cezalandırılması gereken bir müttefik olarak görüyor. 'Sahadaki en etkin ortak YPG'ye saldırı yapılmıştır, Suriye'yi terk etmek yanlıştır ve ziyaret Erdoğan'a destek sağlamaktadır' diyorlar. (...) Türkiye, ABD ile ilişkilerini sadece Trump üzerinden kurgulamıyor. Ankara ABD Kongresi'ni de baz alıyor. Ama ABD devleti bunu görmek istemiyor. Amerikan anayasa hukukunu okumuş biri olarak söylüyorum, Trump'ın yetkileri Napolyon'dan daha güçlü. Eğer Trump isterse istediğini yapar. Eğer yaptırım teklifi Temsilciler Meclisi'ndeki gibi büyük bir çoğunlukla geçer ise Başkan Trump'ın devre dışı kalma ve veto hakkını kullanamama durumu söz konusu. 


SORU 6: Halkbank meselesi... Türkiye'nin Trump'tan beklentileri olduğu söyleniyor. Ama Halkbank ABD'de yerel mahkemenin işi. Trump bu konuda bir vaatte bulunsa bile inandırıcı olur mu?
 

➡ Halkbank meselesi iç hukuka bağlı olabilir ama...

Köni: Halkbank meselesi nasıl ilerleyecek göreceğiz. İç hukuka bağlı belki ama 'Petrol için Suriye'deyim bunu da YPG'ye veriyorum' diyen bir Amerikan başkanı hangi hukuka uyuyor ki?

 

hhalkbank.jpg
Fotoğraf: Reuters



➡ ABD Başkanı vaatte bulunamaz

Turan:  Halkbank meselesinde Trump bir vaatte bulunamaz. Doğrudan bir taahhütte bulunması mümkün değil. Amerikan sistemine aykırıdır. 

➡ Bu dava hukuki değil siyasi

Caşın: Halkbank davası hukuki olmaktan çıktı siyasi bir boyuta döndü. Türkiye, ABD'nin İran ile ilgili yaptırımlarına şu anda uyuyor. O halde bir sorun yok demektir. 


SORU 7: Peki ya Fetullah Gülen'in iadesi? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gitmeden önce bu konuyu gündeme getireceğini söyledi.  
 

Caşın: FETÖ ile mücadele kanayan bir yara. ABD'nin onu vereceğini düşünmüyorum. 

 

gulen ev.jpg
Fotoğraf: Reuters



Köni: ABD'nin Gülen'i kullandığını düşünecek olursak vereceğini sanmıyorum.  

Turan: Fetullah Gülen'in iadesi meselesi Halkbank ile hukuki düzlemde benzer. Yani yargıya düşmüş bir mesele ile ilgili bir siyasinin niyet belirtmesi, yardımcı olacağını söylemesi belki mümkündür ama hukuken taahhüt vermesi asla mümkün değildir. Şu anda başı dertte olan Trump'ın bu gibi vaatlerde bulunma lüksü var mıdır, o da bir başka meseledir.   


SORU 8: Türkiye ve ABD Doğu Akdeniz'deki enerji savaşlarının neresinde? Doğalgaz sondaj çalışmaları konusunda nasıl bir gerilim yaşanıyor?
 

➡ Türkiye'nin D.Akdeniz'de asıl sorunu AB ile

Turan: Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye'nin daha büyük anlaşmazlığı ABD'den ziyade AB ile yaşadığı anlaşılıyor. Neticede Kıbrıs AB üyesi. AB bir takım tedbirler alacağını ifade ediyor. Orada henüz kesinleşmiş bir durum olmadığı için oradaki gerilimin devam edeceğini ve iki tarafın da tehditlerde bulunacağını söyleyebiliriz.

 

cyprus.jpg
Fotoğraf: Reuters



➡ Türkiye, ABD'li şirketleri yanına çekerse gürültü biter

Köni: Bölgede devletler ile birlikte çok sayıda şirket de var. Türkiye yanına Amerikan şirketlerini yanına çekip sondaj yapsa ve kendi bölgesi olarak kabul ettiği alanlarda araştırma yetkisi verse bence daha iyi olur. Deniz hukuku belirsiz. Bu kadar geniş kıta sahanlığı olur mu sorusuna uluslararası davalarda başka yanıtlar çıkabiliyor. Bu belirsizlik içinde Batılı şirketler işin içine girer ise oradaki kaynaklar paylaşılır, o zaman da gürültü biter. 

➡ Türkiye'nin ABD ile anlaşması İsrail ile anlaşma anlamına gelecek

Caşın: Doğu Akdeniz'de enerji sondajı ile ilgili meseleyi İsrail ile çözmemiz gerekir. O halde Türkiye'nin Doğu Akdeniz konusunda ABD ile anlaşması aynı zamanda İsrail ile anlaşması anlamına da gelecektir. Bu Türkiye karşıtlığı bloğu da çözebilir. Burada bence anahtarın kilidi ABD'nin elinde. Eski Başkan Yardımcısı ve demokratların başkan aday adayı Joe Biden'ın 'Kıbrıs'ta gaz Rumlar ve Türkler arasında paylaştırılmalı' söylemi de aslında önemli.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU