Böyle söyledi Pompeo

Sağanların dokunulmaz ve kutsal medyatik bir siyaset ineğine dönüştürmek istediği bu meseleyi ele alıştaki samimiyetin bu derecesi, görülmemiş şeydir

Fotoğraf: AA

Eski Dışişleri Bakanı ve eski CIA Başkanı, geleceğin Cumhuriyetçi siyasetçisi Mike Pompeo'nun, "Asla Taviz Verme: Sevdiğim Amerika İçin Savaşmak" başlıklı anı kitabı, siyasetin sayfalar dolusu gizem ve entrikasını ortaya çıkardı.

Yakın zamanda yayınlanan kitap, takipçileri ve medya platformlarını oldukça meşgul etti; özellikle de anıların sahibi, gerek yorumları ve tutumları gerekse 2024 başkanlık seçimlerine aday olma niyeti hakkında söylenenlerle halihazırda Amerikan, dolayısıyla dünya siyaset sahnesinde etkin olduğu için.  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Söz konusu adam, bazı gizli meseleleri ortaya döktü; belki de en tehlikelilerini: ABD yönetiminin dünyayı Pakistan ve Hindistan arasında nükleer bir savaştan kurtarma biçimi ve asrın hırsızlığı olarak bilinen olayda İran nükleer arşivinin çalınma sırları.

Ama bence en önemli sayfalar; Pompeo ve Trump yönetiminin, Suudi Arabistan'la güçlü bir ilişkinin canlılığı ve gerekliliğine ilişkin felsefesinden ve Trump yönetiminin bu ilişkiye yönelik istekliliğinin, Obamacı solcu akımları ve elbette onlarla ittifak halinde olan siyasal İslamcı kitleleri nasıl boğduğundan bahsedenlerdir.

Pompeo, hatıratında Suudi Arabistan Krallığı ile diplomatik ilişkisinin Amerikan medyasını rahatsız ettiğine işaret ederek, Krallık ile ilişkiyi güçlü bir şekilde savunmuştu.

Tecrübeli Amerikan siyasetçi, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı da 'zamanının en önemli liderlerinden biri ve dünya sahnesinde gerçekten tarihi bir şahsiyet olduğunu ispat edecek' bir reformcu olarak nitelemiş.

Pompeo, kitabında Ekim 2018'de Riyad'a gerçekleştirdiği ziyaretinden bahsederken, "Medyayı, mezbahadaki bir vejetaryenden daha çılgın hale getiren şey, bizim Suudi Arabistan ile olan ilişkimizdir" diyerek alaycı bir tasvir yapmış.

Obamacı Amerikan medyası ve onun, Amerikan diasporasındaki İhvan 'hocaları'nı içeren karışımları için 'Osman'ın gömleği'* meselesi hâlâ, Cemal Kaşıkçı cinayeti meselesidir. Pompeo, bu cinayeti 'çirkin ve kabul edilemez' diye tarif etmekle birlikte Kaşıkçı'nın 'sadece ve sadece bir gazeteci' olduğunu kabul etmiyor ve onu bir 'Suudi Bob Woodward' haline getiren medyayı eleştiriyor.

Ona göre Kaşıkçı, oynadığı siyasi bahisleri kaybeden siyasi bir 'aktivist' idi.
 


Açıkçası, sağanların dokunulmaz ve kutsal medyatik bir siyaset ineğine dönüştürmek istediği bu meseleyi ele alıştaki samimiyetin bu derecesi, görülmemiş şeydir.

Bu sözler, bir zamanlar ABD istihbaratına başkanlık etmiş, ardından Cemal'in ölüsünü dirisini kullanan akımın yükselişte olduğu bir dönemde Dışişlerini yönetmiş bir adamın kaleminden çıktığı için önemli.

Son olarak, yeterli ve derleyici bir özetle, Mike Pompeo diyor ki:

ABD ile Suudi Arabistan arasındaki güvenlik ilişkisi son derece önemlidir.


Evet, bu önceden de böyleydi, bundan sonra da böyle.

 

 

*Hz. Aişe'nin, Hz. Peygamber'in gömleğini Hz.Osman'a doğru uzatarak "Peygamberin elbisesi eskimedi, ancak onun sünnetini ne çabuk terk ettiniz" dediği olaya atıfta bulunuyor. (ç.n.)

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

DAHA FAZLA HABER OKU