İzmirli yaşam savunucuları iklim için yürüdü: Filizlenen tohumlar betonları yıkacak

Küresel İklim Grevi için 23 Eylül'de İzmir Alsancak'ta bir araya gelen aktivistler, "Parayı Değil Yaşamı Seç" çağrısında bulundu

Küresel İklim Grevi için 23 Eylül'de tüm dünyada protestolar gerçekleşti. Çoğunlukla genç nüfustan oluşan eylemciler; Jakarta, Tokyo, Roma ve Berlin gibi şehirlerde seslerini haykırdı.

Ülkemizde ise İstanbul, Ankara, Bursa, Hatay, Denizli ve İzmir'de eylemler düzenlendi.

İzmir Alsancak'ta bir araya gelen aktivistler, "Parayı Değil Yaşamı Seç" çağrısında bulundu.


Z Kuşağı iklim konusunda endişeli

İklim değişikliği onlarca yıldır insanlar tarafından bilinen bir tehlike olmasına rağmen, yine onlarca yıldır görmezden geliniyor. 

Buna karşın özellikte genç yaştan insanlar iklim krizinin doğuracağı sonuçlar konusunda farkındalık sahibi. 

Sosyal medyayı yoğun kullanan Z Kuşağı, çevrimiçi ortamda iklim değişikliği hakkında içerikler hazırlayıp paylaşıyor.

Aktif olarak eylemlere katılıp, sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olma oranlarında da genç nüfusun baskın üstünlüğü söz konusu.
 

1.JPG
Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bir araya gelen eylemciler, İzmir / Fotoğraf: Osman Keçeli/Independent Türkçe

 

Bundan önceki nesillerde, iklim değişikliğinin daha çok gelecek nesilleri tehdit ettiği düşünülüyordu.

Bugünse Z Kuşağı, iklim krizinin doğrudan sonuçlarıyla karşılaşacağının, hatta karşılaştığının farkında.


Yeni nesil korku: Ekokaygı (eco-anxiety)

İklim değişikliğini içselleştirip değişen şiddette psikolojik sonuçlarıyla karşılaşmaya ekokaygı (eco-anxiety) deniyor.

İklim değişikliği birçok genç ve çocuk için endişe kaynağı. Hükûmetlerin eylemsizliği ve önceki nesillerin duyarsızlıkları bunun başlıca sebeplerinden. 

Çevresel sürdürülebilirlik için (sözde) tedbirler alınırken, Z Kuşağı'na söz hakkı verilmiyor. 

Politika belirleyiciler ekokaygının en büyük taşıyıcısı olan genç nüfusun fikir ve enerjisinden yararlanmıyor.

Bütün bunlar genç nüfusun ekokaygı taşıması için oldukça yeterli.

Stanford Üniversitesi Küresel Sağlık İnovasyon Merkezi'nde araştırmacı olan Britt Wray, 10 ülkede yaptığı çalışmalarla iklim kaygısı üzerine veriler paylaşıyor.

Wray'in çalışmalarına göre, 1997-2012 yılları arasında doğanlar iklim krizini varoluşsal bir tehdit olarak görmeye, diğer yaş grubundaki insanlara göre daha meyilliler. 

Wray, araştırma sonuçlarını son derece üzücü bulsa da, Z Kuşağı'nın sahip olduğu iklim duyarlılığının bir tür itici kuvvet olma ihtimalinden de bahsediyor. 

Eğer Wray haklıysa, Z Kuşağı'nın içindeki öfke ve endişe, iklim kriziyle en çok mücadele edeceğimiz dönemin başlangıcına yardımcı olabilir.
 

2.JPG
Fotoğraf: Osman Keçeli/Independent Türkçe

 

Türkiye karbon salımında masum değil

Dünyadaki karbon salımının yarısından fazlası birkaç ülkenin eseri. Bu tabloya göre Türkiye masum görünebilir. Fakat esasında durum böyle değil. 

Türkiye, kendi öz kaynaklarını bilinçsizce tüketen, dağlarını ve ormanlarını yanlış politikalar sonucunda yok eden bir ülke.

Türkiye ciddi kuraklık sorunuyla karşı karşıya. Su kaynakları giderek azalıyor ve rant uğruna yok edilen her doğal alan iklim krizini tetikliyor.


İklim aktivistleri: Filizlenen tohumlar betonları yıkacak

On birincisi düzenlenen Küresel İklim Grevi, ülkemizde de özellikle genç yaşam savunucularının katılımıyla eş zamanlı gerçekleşti. 

İzmir Alsancak'ta bir araya gelen eylemciler, HES'lerin, santrallerin ve madenlerin tahribatına karşı tepkilerini bütün sesleriyle haykırdı. 

İklim İçin İzmir, İklim Öncüleri, Doğanın Çocukları ve Animal Save İzmir'in düzenlediği İzmir İklim Grevi'nde, Buse Mazı basın açıklamasında bulundu.
 


"Artık herkesin hissedebildiği küresel bir ekolojik çöküş içerisindeyiz" diyen Mazı, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu çöküş; küresel ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri, biyolojik çeşitlilik kaybı, su kıtlığı, dünyanın her yanını saran orman yangınları, temiz hava sorunu, buzulların erimesi, iklim göçleri, doğal olmayan doğa olayları, endüstriyel tarım ve hayvancılığa bağlı sorunlar olarak çok yönlü bir şekilde derinleşerek devam ediyor.

Geçmişte ihtiyaca dayalı 'basit yeniden üretim' kapitalizmimin ve teknolojinin gelişmesiyle 'geniş yeniden üretim' halini aldı. Bu gerçekleşirken doğanın ve insan ihtiyaçlarının sınırsız olduğu iddia ediliyordu. Kar odaklı bu üretim ve tüketim biçimine karşı doğanın sınırsız olmadığını insanların ihtiyaçlarının ise sınırlı olduğunu ancak arzularının sınırsız olabileceğini söylememiz gerek...

 

3.JPG
Fotoğraf: Osman Keçeli/Independent Türkçe
 

 "Onlar ormandan gidene kadar biz burayı terk etmiyoruz!"

Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde rant, sömürü ve yıkım projelerinin son bulması gerektiğini ifade eden Doğanın Çocukları; "Onlar ormandan gidene kadar biz burayı terk etmiyoruz" açıklamasında bulundu. 

Ardından Gündoğdu Meydanı'na yürüyüş gerçekleştiren topluluk, vapura binerek Karşıyaka'daki konser alanına geçti. 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU