Ortak aday çıkmazsa Babacan ne yapacak?

DEVA Partisi lideri Babacan, altılı masada yol haritası ve geçiş süreci ile ilkeler netleşmezse kendi yolunu çizmekte kararlı; ama birinci önceliği ittifakın devam etmesi

Fotoğraf: Independnet Türkçe

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, televizyonlar, haber siteleri ve gazetelerden yaklaşık 20 genel yayın yönetmeni ile İstanbul'da bir araya geldi.

Babacan, oldukça temkinli hareket ediyor. Cumhurbaşkanı isminden ziyade, seçilecek kişi ile birlikte önce bir yol haritası belirlenmesi ve ona göre hareket edilmesi gerektiğinin ısrarla altını çiziyor. 

Öncelikle Babacan'ın sohbetinden öne çıkan başlıklar;


"Ana akımız ve bağışlarla dönüyoruz"

Babacan, partinin kimliğini tarif ederken "ana akım" tanımını kullanıyor.

81 il ve 720 ilçede teşkilatlanma çalışmalarını tamamladıklarını ifade eden Babacan, partisinin kimlerden oy aldığını açıklarken AK Parti'den yüzde 30, CHP'den yüzde 20, HDP'den yüzde 10, İYİ Parti'den yüzde 10 oy aldıklarını belirtti. Ayrıca, ilk defa oy kullanacaklardan aldıkları oy oranını ise yüzde 17 olarak ifade ediyor.

Babacan, partide 5 bin civarında avukatın üye olduğunu, gönüllüler hariç 178 bin üyenin yer aldığını söylüyor.

Üyeler arasında yaptıkları çalışmada, üyelerin yarısının kendilerini "milliyetçi-muhafazakar", yarısının da kendilerini "seküler" ve "Atatürkçü" olarak tanımladıklarını sözlerine ekliyor.

İl başkanlarının yarısını internet ortamında yapılan başvurulardan bulduklarını belirten Babacan, bağışlarla dönen bir sistemleri olduğunu belirtiyor.


"Altılı masanın adı ittifak değil"

Babacan, "Altılı masanın adı hâlâ 'ittifak' değil. Açıklamada ittifak sözü de geçirilmek istendi ama ben karşı çıktım. Çünkü hâlâ istişare ediyoruz. 'İşbirliği alanları belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra ittifak diyelim' dedim. İttifak demek için ortak iradenin biraz daha ilerlemesi gerekecek. Bir aksilik çıkarsa çok büyük hayal kırıklığı olur. Çıta şimdiden çok yükselmiş durumda" diyor.
 

t.jpg
Fotoğraf: Twitter

 

"Önce neyi nasıl yapacağımızı konuşalım sonra kim olacağına karar veririz"

Babacan, özellikle Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin isminden ziyade, önce ilkelerle yol alınması konusunda ısrarcı ve bunun gerçekleşmesini istiyor.

"Birinci turda kazanmak istiyorsak hiçbir parti tek başına yapamaz, demek ki ortak adaylık modeliyle bu işi götürmek zorundayız. Mevcut Cumhurbaşkanı da MHP desteği olmasa ilk turda kazanamazdı…" diyen Babacan, ortak cumhurbaşkanı adayının şimdiden açıklanmasının son derece riskli olacağını ve karışıklık çıkarabileceğini ifade ediyor.

"Ortak cumhurbaşkanı adayı 6'lı masadan çıkar mı" sorusu üzerine Babacan, her seçeneğe açık olduklarını dile getiriyor:

Şu anda kamuoyunda ismi az ya da çok tartışılan kişiler değişiyor. Geçen sene çok tartışılan isimler bu sene değişti.  Yine değişir. Bize de çarşıda pazarda çeşitli isimler söylüyorlar. 'Vakti değil' diyoruz… Altı genel başkandan biri de olabilir, başka isim de olabilir. Aday konusu 6'lı masada da konuşulmadı, biz partimizde de konuşmadık. Bizim sıralamamıza göre, önce ne yapacağımızı konuşalım, sonra adayı.


Babacan bu noktada yol haritasının önemli olduğunun altını ısrarla çizerken, aslında kendi tavırlarını da net olarak ortaya koymakla kalmıyor, seçimlerden sonra anayasa değişikliği paketini hemen sunacak bir hazırlıkları olduğunu da belirtiyor:

Ortak aday belirlenmeden önce (parlamenter sisteme) geçiş sürecinin yol haritası ve temel politika alanlarında asgari müştereklerin belirlenmesi gerekiyor. Temel politikalarda asgari müşterekler ortak adayın yol haritası olacak.


Babacan, "Mevcut sisteme göre seçilen Meclis, ülkeyi parlamenter sisteme geçirene kadar nasıl yönetecek? Yürütme erkinin katılımcılık anlayışıyla ve yetki paylaşımı yapılarak kullanılması gerekiyor. Bu iki prensibi karşılayacak bir yol haritası gerekiyor. Seçilecek ortak aday, 'Cumhurbaşkanı olarak tek imzayla aklıma geleni yapayım' diyemeyecek, istişare ve yetki paylaşımıyla çalışacak. 6'lı masanın bundan sonraki sürecinde, anlattığım bu gündem maddelerinin (geçiş sürecinin yol haritası ve temel politikalarda asgari müşterekler üzerinde mutabakat) önemli olduğuna inanıyoruz. Bunlar 'ne yapılacağının' cevabı, ondan sonra 'kim' sorusuna geliyoruz" şeklinde konuşuyor.

Parlamenter sisteme geçiş süreciyle ilgili bizim 6 ay öncesinden paylaştığımız bir şablon vardı. Her partinin kendi çalışması masada konuşulacaktır.

Mesela Cumhurbaşkanı'nın yetkileri önemli, bu yetkiler bir süre kullanılmalı mı, nasıl kullanılmalı, karar verilmesi gereken bir konu. Cumhurbaşkanı yetkilerinin kullanılması konusunda istişare, yetki devri nasıl olacak? Cumhurbaşkanı'nın düzenleme yetkileri var; kararnameler, kararlar var, atama yetkileri var.

Mesela Merkez Bankası Başkanı'nı nasıl atayacak? Bu yetki paylaşımı nasıl olacak Temel politika alanlarıyla ilgili 6 parti beraber nasıl çalışacak? Ciddi bir hukuk nosyonu gerekiyor, özellikle anayasa hukuku ve idare hukuku konularında.

Beraber çalışma iradesine ilişkin çalışma, 6 parti de hazır olduğunda başlar. Asgari müşterekler konusunda test yaptık aslında tam mutabakat sağladık. Temel politikalarda anlaştığımız hususları açıklarız.
 

(2).jpeg
Ali Babacan, farklı kurum ve kuruluşlardan 20 genel yayın yönetmenleriyle bir araya geldi

 

Ortak aday olmazsa Babacan ne yapacak: Olmayabilir de

Herkesin merak ettiği ise, "Ortak aday konusunda uzlaşma olmazsa ne olacak" sorusu.

Babacan, bu konuda çok net konuşuyor:

Olmayabilir de! A planımız elbette ortak aday. Türkiye için doğrusunun bu olduğuna inanıyoruz. Ama olmazsa ne yapacağımızı şaşırmayacağız. Adayda uzlaşma olmazsa da altına imza attığımız taahhütlere uyarız. Mesela, ortak aday olmasa da seçim güvenliği için birlikte çalışırız.


Babacan, "Uzlaşma olmazsa kendi adayımız olacağını söylemiştik" diyerek her şeye hazırlıklı olduğunu ifade ediyor.

"Şu an biz gemileri yaktık, tek başımıza gidiyoruz" cümlesi aslında seçimlere kendi logomuz ile gireceğiz ve anlaşma ilkeler üzerinden sağlanmazsa üzerine söylense de parti bütün planları çalışıyor olarak da okumak mümkün.


"HDP ile ayrıca görüşüyoruz"

Özellikle HDP konusunda 6'lı masa partilerinin temsilcilerinden gelen farklı açıklamaları nasıl değerlendirdiği, sorusu üzerine Babacan, "Biz partilerin kurumsal karar verme mekanizmalarına ve genel başkanların konuşmalarına bakarız. Her açıklamaya bakarsak tartışma bitmez, partiler devasa yapılar. Bir arkadaş çıkar görüşünü açıklar, ne yapalım. Biz bu konuda çok rahatız. Ama genel başkan söylüyorsa önemlidir. Esas olan kurullar ve genel başkanlardır" yanıtını veriyor.

HDP meselesinin son turda gündeme gelmediğini ifade eden Babacan, "Gündemimizde geçiş sürecinin yol haritası ve temel politikalar vardı. Daha önce HDP gündeme geldi, son turda gelmedi. Ama biz HDP ile ayrıca görüşüyoruz. Partimiz kurulduktan sonra genel başkanlar da genel başkan yardımcıları da görüştü. HDP ile diyalog kanallarımız açık, henüz işbirliği alanımız yok. (HDP ile ilişki) 6'lı Masa'nın mutabakatla götürebileceği bir şey olmayabilir. Altı parti var, hepsinin ayrı ayrı politikaları var" derken, bir gerçeğin de kendi adına altını çiziyor. "Biz Doğu ve Güneydoğuda güçlüyüz çünkü oradaki vatandaşlarımız daha görünür ama diğer bölgelerle kıyasladığınızda arada çok büyük farklar yok. Görünürlüğün getirdiği bir algı var. Her bölgede güçlüyüz" diye konuşuyor.
 

 

"Tek haneli enflasyon için iki yıla ihtiyacımız var"

Türkiye maalesef dünyadaki gelişmelerden kopuk, kendi iç krizleriyle uğraşıyor. Dış meseleler sadece iç politikada prim yapma ihtimaliyle ele alınıyor. Diplomasi cehaletinin tabana vurduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu durum da, başta Doğu Akdeniz'deki gelişmeler olmak üzere, Türkiye'nin doğal haklarını bile kaybetmesine yol açıyor. Şeffaflıktan uzak kötü yönetim, kötü ekonomi, eğitim, işsizlik, yoksulluk, enflasyon olarak geri dönüyor… Her şeyin temelinde hukuk, adalet, insan hakları, demokrasi var. Temel sağlamlaşmadan ekonominin düzelmesi mümkün değil.


Babacan, kriz ortamı için de "2002 krizini yaşadık ve çözdük, başında ben vardım; 2008-2009 krizinin çözümünde de ben vardım. Irak savaşının artırdığı petrol fiyatlarına rağmen enflasyon tek haneye düştü. Bugünkü şartlarda bu tabloyu devralsak 6 ayda kriz iklimi ortadan kalkar. Enflasyonun tek haneye inmesi için iki yıla ihtiyacımız var. Ama seçime kadar şartlar daha da kötüye giderse o zaman çözmek daha da zor. Ama ekonomik kurumların ayağa kaldırılması bir ayı bulur" ifadeleriyle özetliyor.

Ayrıca Babacan, vatandaşın ekonomi ve göç meselesini en önemli iki sorun olarak gördüğünü belirtiyor.


"Kamu kuruluşlarının bilinmeyen işlemleri var"

Duyduğumuz, gözlemlediğimiz kadarıyla bazı şirketlerin, bankaların ve borsanın da talimatlarla çalkalandığı bir dönemden geçiyoruz. Her şeyin temelinde hukuk, adalet, insan hakları, demokrasi var. Temel sağlamlaşmadan ekonominin düzelmesi mümkün değil. Şu anda Türkiye'de hiçbir konu şeffaf değil. Başta Varlık Fonu olmak üzere kamu kuruluşlarının bilinmeyen işlemleri olduğunu duyuyoruz. Borsada bu kadar büyük iniş çıkışlarda mutlaka haksız kazanç oluyordur. SPK'nın bağımsız çalışamaması, komuta ekonomisinin sonucu bu. Hisse senedi/tahvil piyasası güven üzerine çalışır. Güven kaybolunca tekrar kazanmak kolay olmuyor. Olanlar son derece yanlış. Açıklama da yok. Yetkiyi tek kişide toplayıp bağımsız kurum bırakmayınca sonuç bu.


"Diplomasi cehaleti tabana vurdu"

Pandeminin üzerine gelen Rusya-Ukrayna Savaşı riskleri artırdı. Ama Türkiye maalesef paralel bir evrende yaşıyor, iç sorunlarla meşgul. Pandemi öncesindeki otoriter liderlik furyası vardı, hâlâ bitmiş değil. Bazı ülkelerde çözüm hâlâ oralarda aranıyor. Bazı ülkelerde ise demokrasinin tekrar inşa edilmesi tercihinde.

Avrupa'daki aşırı sağ ve dışlayıcı milliyetçilik sorun olarak önümüzde duruyor. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında 'birliğimiz önemliymiş' duygusu oldu, Avrupa Siyasi Topluluğu ve NATO'nun genişlemesi konuşuldu.

Türkiye maalesef dünyadaki gelişmelerden kopuk, kendi iç krizleriyle uğraşıyor. Dış meseleler sadece iç politikada prim yapma ihtimaliyle ele alınıyor. Diplomasi cehaletinin tabana vurduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu durum da, başta Doğu Akdeniz'deki gelişmeler olmak üzere, Türkiye'nin doğal haklarını bile kaybetmesine yol açıyor. Şeffaflıktan uzak kötü yönetim, kötü ekonomi, eğitim, işsizlik, yoksulluk, enflasyon olarak geri dönüyor.


Kısaca;

DEVA Partisi lideri Babacan, altılı masada yol haritası ve geçiş süreci ile ilkeler netleşmezse kendi yolunu çizmekte kararlı; ama birinci önceliği ittifakın devam etmesi. 

Gözlemlediğim kadarıyla Babacan, partisini uzun vadeli bir koşu için hazırlıyor. Bütün yapılarını ve açıkladıkları eylem planlarını buna göre hazırlıyor. 

Tercih olarak partisinde farklı görüşlerin olmasını özellikle önemsiyor.

"İsteseydik 100 eski vekille kurardık partiyi" diyen Babacan, bunu istemediklerini gibi, kimseye benzemek istemediklerini de belirtiyor.

Hükümetin kendilerini engellemeye yönelik hamlelerinin olduğunu ifade ediyor.

"Küçük partiler" söylemini kabul etmediği gibi, seçim yasasında "İşleri bitti" söylemlerinin püskürtülmesine rağmen tutmadığının gelinen noktada ortaya çıktığını vurguluyor.

"Güç yoldan çıkarır" diyen Ali Babacan, denetleme mekanizmasının önemine sürekli vurgu yapıyor.

 

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU