Bir tercih olarak sabretmek ve Ismael'in en zor görevi üzerine

Emre Sarıkuş Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Fanatik

İspat bir süreçtir, zaman ister. 1989'da Gordon Milne, Beşiktaş teknik direktörlüğündeki ikinci yılını doldururken sosyal medya olsaydı, büyük ihtimalle "Dorde Milic" ya da "Branko Stankovic geri gelsin" kampanyası başlatılırdı.

Milne, ünü İngiltere ile sınırlı olan bir teknik direktörken 1987'de Beşiktaş'ın başına getirilmiş, aradan iki yıl geçmesine rağmen beklenen şampiyonluk gelmemişti.

Ancak İngiliz hocanın yarattığı dirençli takım, doğrudan futbol oynuyor ve pes etmeden birçok maçı fizik üstünlüğü sayesinde son dakikalarda kazanıyordu.

Milne 1990'dan itibaren 3 sene üst üste şampiyonluk, 48 maç yenilmezlik ve sayısız başarıyla ülkeden ayrılırken, bunu arkasında dirayetli bir şekilde duran Süleyman Seba'ya borçluydu.

Çünkü Seba kısıtlı kaynaklarla sistem ve istikrar oluşturmak istemişti.


Türkiye, yabancı bir teknik direktörün -burayı tanıyorsa eğer- en son çalışmak isteyeceği ülkelerden biri olmalı.

Futbolun doğasındaki kurban edilme süreci, burada ana akım medya, sosyal medya ve taraftar eliyle daha çabuk işliyor.

Eğer tanınmamış, elit liglerde isim yapmamış yabancı bir teknik direktörseniz bu sürecin ışık hızıyla işlediğini görüyorsunuz.

Hennes Weisweiler Akademisi'nin 2014 yılı mezunlarından Valerien Alexandre Ismael için de benzer bir süreç işliyor. Üstelik geldiği ilk günden beri... 

Valerien Ismael, 2021-2022 sezonunu mental ve fiziksel açıdan ciddi problemlerle geçiren Beşiktaş'a ligin son 8 haftasında geldi.

İlk maçında lig lideri Trabzon'a karşı deplasmanda üstün bir oyun ortaya koydu ve yenilmedi.

Öyle ki, izleyenler santradan itibaren 9 saniyede rakip ceza sahasına organize olarak girebilen bir takım görmüştü.

Ismael, oyun planını anlatan makalesinde yazdığı gibi, yoğun ön alan baskısına dayalı ve direkt paslarla hücuma geçen bir takım yaratmak istiyordu.

Bunu da üçlü formasyon ile yapacaktı. LASK, Barnsley ve WBA'da yaptığı gibi... 
 

aa2.jpg
Valerien Ismael​​​​​​​ / Fotoğraf: AA

 

Formasyonların alametifarikası planın kendisi olması değil, planı işe yarar hale getirmesidir.

Ismael'in "doğrudan" oyun planında birinci bölgeyi çabuk boşaltma, sahaya daha kolay yayılma, yoğunluk sağlama ve kenar stoperlerin de bek desteğine giderek atak sürekliliğini gerçekleştirme gibi kritik görevleri var.

Bu nedenle de Fransız teknik adamın 3-4-3 kullanmasından daha doğal bir şey olamazdı. 

Merkez orta sahanın geçirgenliği nedeniyle Ghezzal'ı forvet arkasına koyarak hem bu bölgeyi güçlendirmeye hem de ceza sahası civarında çoğunluk yaratmaya çalışan Ismael; Fenerbahçe, Giresunspor ve Konyaspor maçlarında bitiricilik problemlerine rağmen kendisine ait olmayan hedefsiz bir takıma yeni sistemini belli ölçüde adapte etmeyi başarmıştı. 

Sezonun son 8 maçında sadece 1 mağlubiyet alan Beşiktaş, yeni sezona da "bu takım üçlü oynayamaz" tartışmalarıyla girdi.

Bu tartışmalar aslında geldiği günden beri yapılıyordu ancak sosyal medya tuhaf bir şekilde bu üçlü diziliş üzerinden Ismael'i itibarsızlaştırmaya çalışıyordu. 


Ligue 1'de geçtiğimiz sezon büyük çıkış yakalayan Marsilya, Lens, Strasburg'un yanı sıra, bu sezon PSG dahil 7 takım üçlü dizilişle oynuyor.

İtalya'da Atalanta ve Roma dahil tam 11 takım üçlü dizilişe sahip.

Premier Lig ve Bundesliga'da ise 9'ar takım üçlü dizilişle sahada.

Hatta EURO 2020'de oynanan 36 grup maçında takımlar sahaya toplamda 26 kez üçlü savunma varyasyonları ile (3-4-3, 3-1-4-2, 3-4-1-2, 3-5-2) çıkmıştı.


Peki gerçek mesele üçlü ya da dörtlü oynamak mıydı? 

Ismael'in daha göreve gelmeden sosyal medyanın Beşiktaş'a atadığı teknik direktör Şenol Güneş milli takımla EURO 2020'de dörtlü oynamış ve turnuvanın en kötü takımı olmuştu.

Öncesinde ise Türkiye Uluslar Ligi'nde sıfır puanla Andorra seviyesine inmişti. Son Hollanda mağlubiyeti de yine dörtlü formasyonla gelmişti.

Demek ki diziliş her şey değildi. Bir planın varlığı gerekiyordu.


Sezon öncesi kampa yine saha içini büyük saha dışı spekülasyonlara giren Beşiktaş, Fransız teknik adam yönetiminde Mainz, Werder Bremen gibi iki Bundesliga takımını yendi, Wolves'a çok kötü oynamadığı halde, Alaves'e ise kötü bir oyunla kaybetti.

Sol bek, merkez orta saha ve sağ stoper gibi sorunlar devam ederken, bu hazırlık maçlarında genel olarak olumsuz bir tablo yoktu. 

Ancak medya bu işi öyle bir noktaya getirdi ki, hazırlık maçlarında yenen her golden sonra Ismael'in görevine son verilmesi için adeta sosyal medya kampanyası başlatıldı.

Organize olduğu belli olan tepki silsilesi Beşiktaş'ın Sampdoria ile oynanan sezon açılış maçına ölüm kalım mücadelesiymiş gibi büyük bir stresle çıkmasına neden oldu.

Bu belki de dünya tarihinde daha önce görülmemiş bir şeydi. 


Geçtiğimiz sezonun son 8 maçında takımın başına geçen, yeni bir sistemi yeni oyunculara adapte etmeye çalışan bir teknik direktör, hazırlık maçlarındaki sonuçlar hatta bu maçlardaki pozisyon kısırlığı bahane edilerek sosyal medya linci üzerinden kovulmak isteniyor.

Bu doğal bir tahammülsüzlük değil. Olsa olsa bir varsayımın tutacağına körü körüne inanma, bilinenin ve denenmiş olanın yeniden denendiğinde yine aynı sonucu vereceğine olan saplantılı bir ruh hali.

Bu ruh halinin her maç sonu örgütlü bir linç teşebbüsünün parçası haline getirilmesi, kısacası "operasyon çekilmesi" mevcut durumun ve hocanın da sağlıklı bir şekilde eleştirilmesinin önünü tıkıyor.

Tam da bu sebeple, Valerien Ismael'in Alanyaspor maçındaki plan/oyuncu tercih hatalarını linç ve kovulmaya bahane sebebi olarak kullananlar ve konu tartışmaya kapalı olarak görenler arasında sıkışmış sığ bir yerdeyiz.

Üstelik sonuca doğrudan etki eden korkunç hakem hataları arasında…
 

aa.jpg
Valerien Ismael​​​​​​​ / Fotoğraf: AA

 

Bulunduğumuz ortam henüz başarısız olarak değerlendirilecek zaman bile kendisine çok görülen bir teknik direktörün varoluşsal kaygısını da gösteriyor.

Eksik kaldıktan sonra rakibi birinci bölgede karşılamakla ikinci bölgede karşılamak tercihi arasında böylesi büyük bir kaygı farkı var.

Tıpkı sakatlık ve ceza riski taşıyan oyuncularla ikinci yarıya devam edip etmeme tercihi arasındaki fark gibi…

Kayseri maçında Ghezzal'ın son dakikadaki golüne belki tüm şampiyonluk gollerinden daha fazla sevinme gibi... 


Beşiktaş artık, geçtiğimiz sezon fazlasıyla ezildiği Şampiyonlar Ligi takımları seviyesinde bir fizik güce ve ön alan baskısı yapma becerisine sahip.

Genç oyuncular farklı rollerle rotasyona dahil edildi. Takım tıpkı Milne dönemindeki gibi son dakikaya dek oyunu değiştirecek güç ve dinamizme sahip olduğunu geriye düştüğü 5 maçın 4'ünü kaybetmeyerek, hatta 96. dakikaya dek galibiyet golü kovalayıp atarak gösterdi. 

Bazı adaptasyon sorunları var ve takım kolay kart görmeye ve eksilmeye müsait. Doğrudan hücum setlerinin yerleşmesi için de zaman gerekiyor.

Sabredilirse ve beklenen takviyeler yapılırsa bunun da ne kadar gerçekleştiği görülecek.


Beşiktaş'ın bu sezon olası beraberliklerinde, yenilgilerinde Valerien Ismael'in arkasında duracak bir Süleyman Seba'sı yok.

Kulübün kaynakları yine kısıtlı ve bir sistemin yerleşmesine ihtiyaç var.

İspat bir süreçtir, zaman ister. Sabretmek ise bir tercih. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU