AB yaptırımları, Ukrayna istilasından bu yana Rusya'ya zarar verdi mi? İşte gerçek

Avrupa'nın kışkırtıldığında güçlü tepki verebileceğini göstermeye başladık

Önlemlerimiz şu anda Rusya'daki 98 kuruluşun ve yaklaşık 1200 bireyin yanı sıra Rus ekonomisinde önemli miktarda sektörü de hedef alıyor (Reuters)

Rusya'ya yönelik yaptırımlar işe yarıyor mu? Evet, yaptırımlar Vladimir Putin ve suç ortaklarına halihazırda ağır darbe vuruyor. Rus ekonomisine etkileri de zaman içinde artacak.

Rusya, Ukrayna'yı istilasıyla uluslararası hukuku kasten ihlal ettiği için, Moskova'ya yönelik 6 yaptırım paketini AB hayata geçirmişti. Önlemlerimiz şu anda Rusya'daki 98 kuruluşun ve yaklaşık 1200 bireyin yanı sıra Rus ekonomisinde önemli miktarda sektörü de hedef alıyor.

Bazıları bu yaptırımların Rusya ekonomisi üzerinde gerçekten etkisi olup olmadığını sorabilir. Basit cevap, evet. Rusya çok fazla hammadde ihraç etse de üretmediği katma değeri yüksek birçok ürünü ithal etmekten başka çaresi yok. Tüm gelişmiş teknolojilerde Rusya'nın bağımlılık oranı; Avrupa'ya yüzde 45, ABD'ye yüzde 21'ken Çin'eyse sadece yüzde 11'dir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Askeri alanda, yaptırımlar Rusya'nın İskender veya KH 101 gibi hassas füzeleri üretme kapasitesini sınırlıyor. Neredeyse tüm yabancı otomobil üreticileri Rusya'dan çekilme kararı aldı. Rus üreticilerin piyasaya sürdüğü az sayıda otomobilse hava yastığı veya otomatik şanzımana sahip olmaksızın satılacak.

Ülkenin petrol sanayisi sadece yabancı işletmecilerin ayrılmasından değil, aynı zamanda yatay sondaj gibi ileri teknolojilere erişimin zorluğundan da mustarip. Rus sanayisinin yeni kuyuları hizmete sokma kabiliyeti muhtemelen sınırlı. Son olarak, hava trafiğini sürdürmek isteyen Rusya, hava araçlarının çoğunu dolaşımdan çekip diğerlerinin uçması için gereken yedek parçaları onlardan temin etmek zorunda kalacak. Buna ek olarak finans piyasalarına erişim kaybı, büyük küresel araştırma ağlarından kopma ve devasa bir beyin göçü de söz konusu.

2022 yılı sonuna kadar Ruslardan ithal ettiğimiz petrolü yüzde 90 azaltmış olacağız. Doğalgaz ithalatımızı da hızla düşürüyoruz. Bu kararlar, Vladimir Putin'in saldırganlığıyla karşılaştığımızda siyasi tercihlerimizi uzun süredir dizginleyen bağımlılıktan bizi yavaş yavaş kurtarıyor.

Tabii ki, kendimizi Rus enerjisinden bu kadar hızlıca vazgeçirmek halk ve sanayiler için ciddi zorluklar da yaratıyor. Ancak demokrasilerimizi ve uluslararası hukuku savunmak için ödemek zorunda olduğumuz bedel bu. Bu sorunlarla tam bir dayanışmayla başa çıkmak için gerekli adımları atıyoruz.

Çin'in Rusya ekonomisi için sunduğu alternatifse gerçekte, özellikle yüksek teknoloji ürünleri için, sınırlı kalıyor. Gelişmiş ülkelere yaptığı ihracata çok bağımlı olan Çin yönetimi şimdiye kadar, Batı yaptırımlarını atlatmada Rusya'ya yardım etmedi. Çin'in Rusya'ya ihracatı Batı ülkeleriyle paralel şekilde düştü.

Bu önemli ve büyüyen etkiler Vladimir Putin'in stratejik hesaplarını değiştirmesine yol açacak mı? Muhtemelen yakın gelecekte değil: Onun eylemleri öncelikli olarak ekonomi mantığıyla yönlendirilmiyor. Bununla birlikte yaptırımlar Putin'i tereyağı veya silah arasında tercih yapmaya zorlayarak giderek daralan bir mengeneye hapsediyor.

Bu yaptırımlar Rusya'nın buğday veya gübre ihracatını hiçbir şekilde ve surette hedef almazken, Rus saldırganlığının neden olduğu yıkım ve Karadeniz ablukası yüzünden Ukrayna'nın buğdayını ihraç etmesi engelleniyor. Dolayısıyla, gıda maliyeti krizinin sorumluluğunun AB'de veya bu yaptırımlarda değil, Rusya'da olduğu açık.

Dünya enerji ve gıda piyasalarındaki zorluklara gerçek çözüm, savaşın sona ermesiyle olur. Bu, Rus diktasının kabul edilmesiyle değil, ancak Rusya'nın Ukrayna'dan çekilmesiyle sağlanabilir. Devletlerin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi ve güç kullanılmaması, tüm uluslararası hukukun temelini oluşturuyor. Rusya onların üzerinde neşeyle tepiniyor. Böyle bir ihlali kabul etmek, küresel ölçekte orman yasalarına kapı açacaktır.

Daha birkaç yıl öncesine kadar safça düşündüğümüzün aksine; karşılıklı ekonomik bağımlılık, otomatik olarak uluslararası ilişkilerde barışın sağlanması anlamına gelmiyor. Bu nedenle, görevimin başlangıcından beri çağrıda bulunduğum gibi, Avrupa'yı bir güç haline getirmek zorunludur.

Ukrayna'nın istilasıyla karşı karşıya kaldığımızda, Avrupa'nın kışkırtıldığında karşılık verebileceğini göstererek niyetten eyleme geçmeye başladık. Rusya'yla savaşa girmek istemediğimiz için bu tepkinin merkezinde şu an ekonomik yaptırımlar yer alıyor. Şimdiden etki yaratmaya başladılar ve gelecek aylarda daha da tesir edecekler.

Josep Borrell Fontelles, AB'nin birlik dışına yönelik eylemlerinin koordinasyonundan sorumlu, Avrupa Komisyonu başkan yardımcısıdır

 

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU