Tutunamayanlar

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Bu topraklar seviyor kahramanları. Hep bir beklenen yaratıyor kendine bu yüzden. Hep bir şekilde, zor durumlardan birinin gelip çıkarması gerekiyor nedense. Bu yüzden de gerçeklerden çok, yaratılan beklenti yönetiyor uzun süreçleri.

İstanbul'un havalı büyükleri de kahramanlara sığınarak geçirdi belli süreleri. Farklı hikayeler ile aynı sancıları çekiyorlar. Üç kulüpte de süreçler farklı olsa da varılan sonuç aynı yere çıkıyor.

Şimdi üçü de hocasız kaldı. Birinin hocası yoktu, biri yeni hocasını gönderdi, biri de sezon sonuna kadar yardımcı teknik adamı ile devam etme kararı aldı.

Bakıldığında, her şey yolunda gittiği zamanlarda bile başarılar, camdandı aslında. Çünkü sürdürülebilir değildi ve bir kültür yaratılamıyordu.

Çünkü hem taraftarın hem de medyanın yarattığı bol beklentili ve kişiler üzerinden, çözümler ile geçti günler.

Mesela, geçen yılın şampiyon teknik adamı Sergen Yalçın da kulübün zor zamanında gelmiş, bir umut olmuş, takımı şampiyon yapmıştı. Fakat bu yıl istifa etmek zorunda kaldı. Çünkü acil durumda ilk yardım butonuydu Sergen Yalçın.

Genç oyuncu transferlerini, gençleşme projesi gören Galatarasay yönetimi ve bunun proje olarak anlatan medyanın bir bölümü, yaparsa bunu Fatih Terim yapar diye düşündü uzun zaman. Yani yine, kişisel başarıya kalmıştı inisiyatif.

Halbuki bir tarlanın yeşermesi, ürün vermesi ve verimli olması için artık tüm dünya teknolojik tarıma geçmişti. Yani siz artık tohum atsanız da yeşermeyebiliyordu topraklar.

Sistematik bir işleyişten, kurumsal bir projeden beslenmeyen, sadece güçlü bir isime yaslanarak yeşertmeye çalıştı Galatarasay projesini.

Aslında sadece genç oyuncu transfer etmek, bir proje değildi.
 

1.jpg
Kolaj: TRT Haber

 

Üç büyük kulübün hikayesi farklı olsa da vardıkları yer aynı

Zaten geçmişe bakıldığında, son 10 yılda Fatih Terim'in görevde olduğu dönemlerde 89 transfer yapmış ve 166 milyon euro transfere para harcamış Galatasaray. Bu dönemlerde toplam transfer geliri ise 63 milyon euro.

Bu sürede 4 şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi'nde 30 maçta 8 galibiyet, 16 mağlubiyet almış. 4 defa Şampiyonlar Ligi'nde mücadele eden sarı kırmızılılar 1 defa çeyrek finale kalmış Fatih Terim ile. Şampiyonlar Ligi'nden yaklaşık, 120 milyon Euro gelir elde edilmiş. 

Fakat bu dönemlerin hiçbirinde devamlılık yaratan bir oyun kültürü, oyuncu gelişimi, inşa edilmiş bir sistem ve harcanan 166 milyon Euro, bir yatırıma dönüşmemiş.

Görünürde gelir-gider birbirini karşılasa da bu 166 milyon Euro, arkada bir miras oluşturmamış. Yani bugüne kadar yapılmamış olan proje ve sistem, bu yıl sadece iletişim malzemesinden öte bir durum değildi aslında.

Sonuç olarak, devamlılık yaratmak zorunda kaldıkça, büyüsü azaldı ve kurumsal olmayan projesine yenildi belki de Fatih Terim.


İstanbul'un Anadolu yakasında da büyük beklentiler ile göreve başlayan Ali Koç da taraftarın hayalini süsleyen bir başkandı.

Şimdi ise istifası istenen, takıma teknik direktör bulmakta zorlanan, düzenli başarısızlık yaşayarak, tartışılır bir başkana dönüştü. Onun da gelişinde sihir arandı ve cebinde proje ile gelmişti aslında.


Geçen yılın şampiyonu olan Beşiktaş, belki de sezona en güvenli başlayan kulüptü. Fakat Avrupa arenasında gerçekler, çıplak kaldı.

Süper Lig'in seviyesinde gelen dönemsel başarının, planlamaya ve taktiksel çeşitliliğe ihtiyacı olduğu zaman, tıkandığı ortaya çıktı.

Ve sonuç olarak, ayrılmak zorunda kaldı Sergen Yalçın.
 

2.jpg
Kolaj: Independent Türkçe

 

Futbolsuzluk kültürünün yıkılması gerekiyor

Türkiye'de maalesef oyun kültürü olmadığı için saha içi de saha dışına göre şekil aldı hep. Aslında başarısızlık yok 3 büyük kulüp için. Yönetimi, taraftarı, spor medyası, sadece hep fazla anlam yüklediler kişilere.

Bu bazen Fatih Terim, bazen Ali Koç, bazen Sergen Yalçın, hatta bazen Burak Elmas oldu. 

Bu yüzden hep tıkanıyor bir yerde kulüpler ve borçlar da artıyor.

Önce, yerleşik futbolsuzluk kültürünün yıkılması gerekiyor. Çünkü bu kültür, yönetimler ve spor medyası tarafından sulanıyor uzun zamandır.

Yoksa Löw de Guardiola da gelse, 'bu, futbolu bilmiyor' damgası yerler ve evlerine dönerler.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU