Sudanlılar ders alır mı?

Sadık Mehdi, hayatta iken bu tür haksızlıklara çok maruz kaldı. Acaba ölümünden ve iş işten geçtikten sonra ona karşı adil ve insaflı olmaya çalışan duygu selinden bir ders alabilecek miyiz?

Sudanlılar, siyasete olan aşırı düşkünlükleri ve siyasi konuları tartışma bağımlılıkları kadar siyasetçileri hakkında sert yargılarda bulunma konusunda da inanılmaz bir yeteneğe sahiplerdir.

Biz, sosyal medya platformları veya sevinç ve hüzün vesilesiyle bir araya geldiğimiz meclislerimizde de mutlaka siyasetten bahseden bir halkız.

Hepimiz birer analistiz ve ekonominin nasıl yönetileceğinden dış politikanın belirlenmesine, küçük büyük her siyasi konuda bilgimiz vardır. Keza siyasi pozisyonlara getirilen her kişi hakkında da...

Duygusallık ve hamaset çoğu kez yargılara, hatta doğru bilgilere veya gerçekçiliğin gerektirdiklerine üstün gelir.


Sudan'daki çoğu politikacı ve kamu görevlisi bundan kurtulamamıştır ama merhum Sadık el-Mehdi, belki de halkın eleştiri oklarından en çok nasibini alan isimdir.

Zira Mehdi, 60 yıldan uzun bir süre siyasi sahnede yer aldı. Uzun aralıklarla iki dönem başbakanlık yaptı.

Siyasi hayatı boyunca hapishaneler ve sürgünler arasında dolaşan bir muhalif oldu. Yarım asırdan fazla bir süre zalim rejimlerin yönettiği bir ülkede, birçokları gibi bu rejimlerin baskı ve zulmünden büyük bir pay aldı.

Ama belki de yaşadığı en büyük sıkıntı, adaletsizlik ve birçok insanın onu acımasızca eleştirmesi ve yüklenmesiydi.

Kamuya mâl olmuş bir figür olarak pek çok tartışmaya yol açtığı ve bunları körüklediği doğrudur.

Yine hakkında bir fikir ayrılığının olması ve bu nedenle bazıları haklı ve hak edilmiş eleştirilere açık hale gelmesi de kaçınılmazdı. Ancak maruz kaldığı eleştiri seli çoğu zaman haksızdı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Tüm insanlar gibi Mehdi'nin de hataları vardı. Her şeyden çok fedakarlıklar ve başarılarla dolu uzun kariyerinde o da bazı hatalar yaptı; ama bunlar ülkesine ve halkına karşı kötü niyetten ziyade tahmin ve hesaplarda yapılmış hatalardı.

Bazıları onu iktidara sahip olmayı sevmek ve yeniden başbakan olmak için her şeyi göze almakla suçladılar.

Bu da onun ciddi hatalar yapmasına neden oldu. Ama bu kişiler, iki hususu göz ardı ediyorlardı.

Birincisi, bütün politikacıların yükselme ve güç elde etme hırsı olduğudur. Aksi takdirde politik arenaya atılarak çamuruna bulanmazlardı.

İkincisi, Sudan'da birbirini takip eden otoriter rejimlerle yaptığı anlaşmalar yoluyla Mehdi'nin başbakanlığa dönmek için birçok fırsata sahip olduğudur.

Ancak Mehdi, insanların kendisinden farklı düşünme hakkına sahip oldukları birçok hesap ve yaklaşımlar nedeniyle bu rejimlerle vardığı uzlaşılara rağmen bu fırsatları değerlendirmedi.


Bu kişilerin iddia ettikleri gibi başbakan olmak için ilkelerinden vazgeçmeye ve bedeli ne olursa olsun ödemeye hazırsa neden bu fırsatları değerlendirmedi?

Gerçek şu ki Mehdi, Sudan'ı yönetmenin tek yolu olarak demokrasiye olan sarsılmaz inancını teyit eden ve birçokları gibi benim de kendisinden duyduğum bir ifadeyi çokça tekrarlardı:

Sadece sandıkla gelecek bir başbakanlığı kabul ederim.


Kendisi hakkında okuduğum birçok yazı ve dinlediğim kayıtta hep buna benzer şeyler söyleniyor.

Bunların sonuncusu merhum eski Maliye Bakanı İbrahim Munim Mansur'a ait bir kayıttı.

Bakan bu kayıtta, Mehdi'nin devrimin patlak vermesiyle, Aralık 2019'da ülkeye döndüğünde, Ömer el-Beşir rejimiyle başbakan olması karşılığında uzlaşmış ya da anlaşmış olduğunu belirtiyordu.


Ancak anlaşmalı olarak dönmüş olsa da bana göre başbakanlık görevini üstlenmesi uzak bir ihtimaldi.

Hükümetle varmış olduğu anlaşma hakkında söylenenlerin ayrıntılarını bilmiyorum. Ancak devlet adamlılığı ve uzun tecrübesiyle, başbakanlık için bile ölmekte olduğunu herkesin gördüğü bir rejimle gerçekten anlaşmış olduğu ihtimali bence uzaktır.


Ülkeye dönmeden birkaç gün önce Londra'da kendisiyle görüşmüş ve değişimin nasıl gerçekleşeceği ve bir halk devriminin patlak vermesi olasılığı hakkında sohbet etmiştik.

Bu sohbetten edindiğim izlenim, rejimin yumuşak bir şekilde devrileceği bir değişim düşündüğü, bir devrim meydana gelip rejim güçleri ve tugayları alışıldık zorbalıklarıyla karşılık verirse dökülecek kandan korktuğuydu.

Her zaman olduğu gibi anavatanı ve durumu, halkın sıkıntılarının nasıl giderilebileceği ve ülkenin tekrar demokrasi rayına oturtulabileceği konusunda endişeliydi.

Söz konusu görüşme sırasında bir an bile Sudan'da despot bir yönetimden demokrasiye geçişini sağlayacak bir dönüşüm dışında bir şey düşündüğünü hissetmedim.


Kendisi hakkında ne söylenirse söylensin Sadık Mehdi'nin yönetim biçimi olarak sadece demokrasiye inandığı, amansız bir ılımlı ve şiddetten uzak durmaya meyilli olduğu, bu görüşlerini birçok yazısında açıkladığı gerçeği değiştirilemez.

O, meşguliyetlerine rağmen entelektüel ve bilgili politikacıların bir örneğiydi. Dahası Sudanlıların alçakgönüllülük, ölçülülük, hoşgörü ve ağırbaşlılık gibi değerlerinin vücut bulmuş haliydi.

Hiçbir zaman kibirli bir şekilde davranmamış veya kendisini üsten görmemişti. Aksine bütün insanlarla iletişimini sürdürmeye önem verirdi.

Sizi büyük bir gülümseme ile karşılar ve samimiyetle selamlardı. Onunla oturduğunuz süre boyunca sadece görgüsüne, farklı düşünse de muhatabını büyük bir dikkatle dinlemeye devam etme konusundaki ilginç yeteneğine şahit olurdunuz.


Bu dünyadan bir hafta önceki ayrılışı, rakipleri dahil herkesin hemfikir olduğu gibi Sudan'ın deneyimlerine, geniş siyasi ufkuna, sahneyi etkileme ve çekişen tarafları bir araya getirme yeteneğine en çok ihtiyacı olduğu bir zamanda büyük bir kayıptı.

Bıraktığı boşluğu doldurmak kolay olmayacak ve insanlar er ya da geç bunun ayrımına varacaklardır. Ancak hayat bir kişinin ölümüyle sona ermez.

Dolayısıyla diğer siyasi liderler, geçiş döneminin hedeflerine ulaşmak için bir araya gelip vizyonlarını birleştirmeye çalışmalıdırlar.

Çünkü Mehdi'nin yokluğunu, tarafları birbirine kenetlenmemiş bir bloğu zayıflatmak, anlaşmazlıklar ve çekişmeler nedeniyle büyük ölçüde aşınmış devrimi hedef almak için bir fırsat olarak görenler mevcut.


Milli Ümmet Partisi'nin de durup düşünmeye, kendisini gözden geçirmeye ve toparlanmaya gereksinimi var.

Çünkü diğer partiler gibi kendisini sarsan ve bir şekilde siyasi sahneye yansıyan bölünmelere maruz kaldı.

Yaşanan bölünmeyi çözmek için gösterilen bazı çabalara rağmen bunlar eksik kaldı. Partinin saflarını birleştirmek için her zamankiden daha fazla hızlı ve ciddi bir şekilde hareket etmesi gerekebilir.

Buna ek olarak Sayın Sadık Mehdi, Milli Ümmet Partisi liderliğinin yanı sıra Ensar mezhebinin imamlılığını da birleştirdiği baskın bir varlık ve katılımı bulunuyordu, ki şu anda hiç kimse buna sahip olmayabilir.

Partinin belki de bu önemli dönüm noktasında, söz konusu iki liderliği birbirinden ayırma yaklaşımına geri dönmeyi, liderlik için yaşanacak rekabetin aile sınırları dışına çıkmasını sağlamayı düşünmesi gerekiyor.


Son olarak Sudan'da kamuya mal olan her şahsiyetin "kişiliğinin hedef alınması" olgusundan muzdarip olduğunu, bunun siyasetin çirkinleşmesine ve zayıflamasına, dahası siyasi istikrarın ve özellikle demokrasi dönemlerinde hükümetlerin sarsılmasına katkıda bulunduğunu belirtmeliyiz.

İnternet ve sosyal medya çağında ise bu giderek daha tehlikeli bir hale geliyor. Paylaşımlar siber dünyada istedikleri gibi dolaşabiliyor.

Böylelikle gerçekler söylentilerle, fikirler haberlerle, doğru bilgilerle yanlışlar birbirine karışıyor ve kontrolsüz ve ilginç bir hızda yayılıyorlar.

İnsanlar düşünmeden bunları yayıyorlar. Söylentiler, etkileri ve tehlikeleri kontrol edilemez gerçekler haline geliyorlar.

Bunu yaparak sadece delil olmadan insanları karalamakla kalmayıp, bugün ve özellikle kısa demokrasi dönemlerinde gördüğümüz gibi kafa karışıklığı yaratmaya ve istikrarı baltalamaya da katkıda bulunuyoruz.


Allah'tan Sayın Sadık Mehdi için rahmet diliyoruz. Hayatta iken bu tür haksızlıklara çok maruz kaldı.

Acaba ölümünden ve iş işten geçtikten sonra ona karşı adil ve insaflı olmaya çalışan duygu selinden bir ders alabilecek miyiz?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU