Irak’ın ABD ve Körfez ülkelerine açılımı: Başarı şansı ve zorluklar

Tahran, Irak’ın ABD ve Körfez ülkelerine açılmasını üç yolla engellemeye çalışıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi’yi karşıladığı esnada (Fotoğraf: Cemal Bencuni)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, ülkesinin bölgedeki ekonomik ve siyasi rolünü aktifleştirmenin ön adımı olarak ABD ve Körfez ülkelerine açılım meselesiyle başladı. Irak’ın ABD ve Körfez ülkeleriyle enerji alanında yapacağı anlaşmalar sayesinde ülkeye girecek olan ekonomik yatırımlar, İran’ın Irak üzerindeki hegemonyasını hafifletmesine katkı sağlayabilir. Bununla birlikte Kazimi’nin açılım iradesi Irak’ta İran yanlısı silahlı milis grupların ve siyasi partilerin engeliyle karşılaşabilir.

Önceki yakınlaşma çabaları

Irak’ın ABD ve Körfez ülkeleriyle yakınlaşma çabaları, eski Başbakan Haydar el-İbadi dönemine uzanır. İbadi yönetiminde Irak ile söz konusu taraflar arasında kurulan eşit ilişkiler üzerinden ilk ciddi yakınlaşma girişimine tanıklık edildi. ABD’nin 2011’de Irak’tan çekilmesinden önceki süreçte Bağdat-Washington ilişkileri yalnızca askeri alanla sınırlıydı. Aynı zamanda Arap dünyası ile Irak arasındaki siyasi ihtilaflar sebebiyle iki taraf arasındaki ilişkilerde gerilim hakimdi.

Irak ve Suudi Arabistan, iki ülke ilişkilerinin tüm alanlarda geliştirilmesi ve stratejik ortaklığın güçlendirilmesi hedefiyle Ekim 2017’de Ortak Koordinasyon Konseyi kurdu. O dönem olumlu tepkilerle karşılanan bu adım Bağdat-Riyad ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı.

Konseyin ilk toplantı, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Kral Selman ve dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson himayesinde 2017 Ekim ayının ilk haftalarında düzenlenmişti.

İbadi’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) ziyareti büyük bir memnuniyetle karşılandı. Ancak taraflar arasındaki bu koordinasyon Irak’ta Adil Abdulmehdi’nin başbakanlık koltuğuna oturmasıyla kayboldu. Zira Abdulmehdi silahlı grupların elini sıkarak, onlara Irak’ın dış politikasının anahtarlarını teslim etti.

Yeni girişimler

Kazimi ise Irak’ın dış ilişkilerinde yeniden dengeyi hakim kılma konusunda oldukça kararlı görünüyor. Bu çıkarım yalnızca Kazimi’nin yaptığı ziyaretler ve açıklamalara dayanmıyor. Bilakis Kazimi’nin Washington’a düzenlediği ziyarette Irak’ın ABD ve Körfez ülkeleriyle ortak ekonomik çıkarlarına vurgu yaparak, bu çıkarların sürdürülebilir stratejik ilişkileri güvence altına almaya hizmet etmesi yönündeki talebi söz konusu çıkarımı destekler nitelikte.

Irak hükümeti ABD’li şirketlerle sürdürülebilir enerji alanında bir dizi anlaşma imzaladı. Taraflar ayrıca Irak’ın güneydoğusundaki Zikar vilayetinde yeni enerji şirketlerinin kurulmasına ilişkin birden fazla mutabakat zaptı imzaladı. Bu anlaşmalar, İran sınırına yakın olan Zikar’daki enerji dosyasının tümüyle yönetilmesini hedefliyor.

ABD Enerji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Irak ve ABD’li şirketler arasında imzalanan anlaşmaların toplam değerinin 8 milyar dolara ulaştığı belirtildi.

Kazimi, Körfez ülkeleriyle ilişkiler konusunda ise, 13 Temmuz 2020’de, Suudi Arabistan-Irak Koordinasyon Konseyi toplantısı için Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Allavi başkanlığında yeni bir Irak heyeti kurma talimatı verdi.

20 Eylül’de Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bulunan Irak heyeti, Koordinasyon Konseyi toplantısı kapsamında enerji, spor, eğitim ve yatırım alanlarında anlaşma ve birden fazla mutabakat zaptı imzaladı.

Kazimi, Bağdat-Riyad ilişkilerinin geleceğinden ümitli olduğunu belirterek, “Irak ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler sağlamdır. Bu ilişkiler, ortak stratejik çıkarlara odaklanıyor ve ilişkilerin geleceği hakkında iyimser bir yapıya sahip” dedi.

İran’ın engellemeleri

Irak’ta kendisine bağlı silahlı grupların eliyle ülkenin siyasi ve ekonomik hayatına tahakküm eden İran ise bu gelişmelerden memnun değil. Tahran Irak’ı bölgedeki komşularından ve uluslararası toplumdan soyutlayarak oluşturduğu dengeden fayda sağlıyor.

İran bu dengeyi oluşturarak Irak’ı ABD yaptırımlarına karşı nefes alabileceği bir aparat haline getirirken, Meclis’te kendisine yakın gruplar eliyle de ülkenin dış ilişkilerini kendi hedefleri doğrultusunda dizayn ediyor.

Tahran, Irak’ın ABD ve Körfez ülkelerine açılmasını üç yolla engellemeye çalışıyor:

1- Mezhepçi söylem

2- Güvenlik olayları

3- Irak Meclisi’nde sahip olunan yeterli çoğunluk sayesinde söz konusu ülkelerle yapılması muhtemel her türlü anlaşmanın engellenmesi.

İran, Irak ile ticaretinden yaklaşık 12 milyar dolar kazanıyor ve bu miktarı 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. İran ürünleri normal şartlarda Irak pazarında rekabet edebilecek nitelikte ürünler değil. Ancak Irak’ın diğer ülkelerle karşılıklı ticari anlaşmalar imzalama veya dışarıya açılmasının engellenmesi, İran’a Irak ekonomisi ve siyasetini tekeline alma imkanı sağlıyor.

Gözlemciler, Irak’taki İran destekli grupların söz konusu çıkarları korumak amacıyla, kontrol ettiği medyada mezhepçi söylemleri kullanarak, Irak’ın ABD ve Arap komşularıyla her türlü yakınlaşma girişimlerini boşa çıkarmaya çabaladığını belirtiyor.

Silahlı milis grup liderleri Irak’ın Arap Körfez ülkelerine açılım denemelerini her seferinde mezhepçi söylemlerle hedef alıyor. İran destekli Asaib Ehlil Hak milislerinin lideri Kays el-Hazeli, 14 Haziran 2020 tarihli açıklamasında, “Suudi Arabistan ve BAE öncülüğündeki Körfez projesi, ülkenin yıkımını isteyen projelerden bir tanesidir” diyerek, bu iddiasını “Proje Irak’ın Şii çoğunluk tarafından yönetilmesini kabul etmiyor” sözleriyle savundu. İran destekli gruplar bu tarz söylemleri, ülkeyi kutuplaştırmak ve Irak’ın ilişkilerini yalnızca İran ile sınırlı tutmak amacıyla kullanıyor.

Hazeli, Ekim 2019’da başlayan protestoların ardından ABD, BAE ve İsrail’i Irak’ta kaos ve iç savaş çıkarmaya çalışmakla suçlamıştı. İran destekli grupların finanse ettiği medya kuruluşları, bu söylemi, ülkede yolsuzluğa bulaşanların yargılanması ve siyasi reform talebiyle yapılan protestolar döneminde yaptığı yayınlarda yoğun şekilde kullanıyordu.

Ana engelleyici faktör: Irak Meclisi

Gözlemcilere göre, Tahran destekli siyasi gruplar, Irak’ın İran dışında başka ülkelere açılma girişimiyle mücadelesinde Irak Meclisi’ni kullanıyor. Nitekim Meclis’teki İran yanlısı gruplar, Tahran’ın iradesi dışındaki anlaşmaları engelleme noktasında yeterli çoğunluğa sahipler.

Yatırımlara silah doğrultmak

Gözlemciler, son dönemde İran destekli silahlı grupların Irak’taki Uluslararası Koalisyon güçlerine lojistik malzeme taşıyan konvoylara yönelik saldırılarına işaret ederek, ABD ve Körfez karşıtlığı söylemlerinden beslenen bu grupların önümüzdeki süreçte Körfez ülkelerinin Irak’ta yapacağı yatırımlara silah doğrultmayacağının bir garantisi olmadığına dikkat çekiyor.

İran, Irak’taki güvenlik karmaşasından faydalanıyor

Bağımsız Araştırmalar Grubu Başkanı Munkız Dağr, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, İran destekli grupların Irak’ta ABD askerlerinin konuşlandığı üslere ve başkent Bağdat’taki Yeşil Bölge’de bulunan ABD Büyükelçiliği binasına katyuşa füzeleriyle düzenlediği saldırılarla Washington’u sahada çatışmaya çekmeye çalıştığını belirterek, bunun gerçekleşmesi halinde çıkacak kaosun ülkede yatırım ortamı oluşmasını engelleyeceğini ve İran bağlantılı şirketlerin dışındaki yatırımlara izin verilmeyeceğini kaydetti.

Dağr, konuşmasında şunları kaydetti:

- İran destekli grupların füze saldırısıyla ABD çıkarlarını hedef almasının amacı, kendi nüfuzu dışındaki şirketlerin yapacağı yatırımlar için istikrarsız bir ortam hazırlamaktır. Bu durum ise Körfez ülkelerini Irak ile ekonomik ortaklığı gözden geçirmeye zorluyor.

- İran, Irak’ta 2006 ve 2007 yıllarını yeniden canlandırmak istiyor. Nitekim bu yıllarda ülke ekonomisinin yıkılması ve toplumsal dokunun bozulması, silahlı grupların bu iki alanı kontrol altına alması ve Arap ülkelerini Irak ile siyasi, güvenlik ve ekonomik ortaklık kurmaktan uzaklaştırma noktasında işini kolaylaştırmıştı.

- İran’ın Irak’taki en belirgin yatırımı güvenlik alanında ülkenin toparlanmasını engellemektir. İran ekonomik ortak rolünü oynayamadığı için güvenlik alanında gerilimi tırmandırma seçeneğine başvuruyor. İran, Irak’ın Körfez’e açılım konusundaki tüm girişimlerini mezhepçi söylemlerin dozunu artırarak ve güvenlik alanında gerilimi tırmandırarak engelliyor.

İran destekli medyanın iddiaları

Irak’ın başbakanı seçilen bir kişinin, İran’ın Bağdat’ı başka ülkelere açılmasını engelleme çabalarını boşa çıkarma isteğinde vereceği ilk sınavın ABD ve Körfez ülkelerinin Irak içinde yatırım konusundaki ciddiyeti veya ciddiyetsizliğine bağlı olduğu söylenebilir.

Bu ülkelerin Irak’a gerçekten yardım etme konusundaki ciddiyeti, İran’ın söz konusu çabalarını sonuçsuz bırakmada etkili olabilir.

Dağr, Irak’ın ABD ile ekonomik ilişkisi hakkında, “Silahlı gruplar, ABD merkezli General Electric şirketinin Irak’ın ihtiyacı olan enerjiyi karşılayamayacağını iddia ediyor. Grupların finanse ettiği medya ABD’li şirkete suçlamalar yönelterek, Elektrik Bakanlığı’nda yapılan yolsuzlukları, israf edilen paraları gözden kaçırmaya çalışıyor” dedi.

Dağr, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:

“En başta medya ile savaş geliyor. Fakat sahada bir şeylerin yapılması bu grupların her türlü sistematik propaganda kampanyasını kesip atacaktır. En büyük meydan okuma, Irak’ın ve bölgedeki yeni dostlarının yalnızca siyasi görüşmelerle yetinmek yerine ekonomik ortaklıklar kurabilecek güce sahip olduklarını ispat etmesidir.”

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Halil Erdoğan

https://www.independentarabia.com/node/146076/

DAHA FAZLA HABER OKU