Ennio Morricone kendini müziğin kökten demokratikleştirilmesine adamıştı

Büyük besteci Ennio Morricone'nun melodik eserleri sinema tarihinin gördüğü en özgün besteler arasındaydı. Fakat filmlerdeki müzikal klasiklerinin ötesinde "Maestro" kendini müziğin radikal demokratizasyonuna hasretmişti

Efsane besteci, Oscar ödüllü Ennio Morricone, müzikte her zaman öncü atılımların içinde oldu (RAİ CULTURA)

6 Temmuz’da Roma'da 91 yaşında hayata gözlerini yuman Ennio Morricone; Sergio Leone, Pier Paolo Pasolini, Brian De Palma ve daha nicesinin filmleri için yaptığı çığır açıcı besteleriyle hatırlanacak. Kendisine sıklıkla "Maestro" diye hitap edilen sanatçı 1960'larda Mina, Rita Pavone ve Gianni Morandi gibi liste başı şarkıcılar için pop şarkıları da yazdı. Melodik eserleriyse sinema tarihinin gördüğü en özgün besteler arasındaydı. 

İyi, Kötü ve Çirkin (The Good, The Bad, and The Ugly) için yaptığı bestede anında tanınan çakal ulumasından "Chi Mai" parçasının (aslen Polonyalı yönetmen Jerzy Kawalerowicz'in Magdalena filmi için yazılmış, daha sonra BBC'nin Life and Times of David Lloyd George adlı dizisinde kullanılmasının ardından Birleşik Krallık listelerinde ikinci sıraya çıkmıştı) görkemli romantizmine, Morricone'un ezgileri hem bütün dünyayı anında etkisi altına almayı hem de kendilerini dinleyicinin hafızasına ebediyen kazımayı başardı. 

Dikkatleri daha az çeken şeyse bestecinin İtalya'nın yüzyıl ortası avangard hareketlerinde oynadığı mühim rol. 12 yaşındayken Roma Konservatuarı'nın 4 yıllık armoni bölümünü 6 ayda tamamlayan dahi çocuk, daha sonra Almanya'nın güneybatısındaki Darmstadt Ferienkurse für Neue Musik'e (Yeni Müzik İçin Darmstadt Yaz Okulu; düzenli olarak yazları düzenlenen bir çağdaş müzik okulu ve festivali, -ç.n.) katılacak ve sadece gergin, heyecanlı Musica Per 11 Violini gibi konser çalışmalarında değil, "Se Telefonando" gibi pop şarkılarını bile Viyanalı 12 ton düzeni (dodecaphony - Viyanalı çağdaş besteci Arnold Schoenberg'in kuramlaştırdığı besteleme tekniği -ed.n. ) izinde besteleyecekti. . 2018'de Spectator yazarı Richard Bratby'e söylediği üzere Morricone "çağdaş müzik kompozisyonunun gerçekte ne olduğunu asıl Darmstadt'ta anlamıştı."

Darmstadt Yaz Okulu, Amerikan ordusunun Sovyetler Birliği'yle girdiği kültürel soğuk savaşın bir kanadı olarak 1946'da kuruldu. Britanyalı tarihçi Frances Stonor Saunders'ın kelimeleriyle, Soğuk Savaş sırasında "ABD yönetimi Batı Avrupa'da gizli bir kültür propagandası programına geniş kaynaklar ayırmıştı." Bu programın içinde resim sergileri, dergiler ve müzik festivalleri de vardı. 

Her ne kadar Saunders gibi Darmstadt'ın tamamen Amerikan kuvvetlerinin girişimi olduğunu söylemek biraz abartı olsa da okul yine de işgalci güçten azımsanmayacak miktarda maddi ve finansal destek almıştı; hatta ilk yıllarında festivale gelen sanatçı ve bestekarlar ABD askeri yönetimi tarafından damgalanıp onaylanıyordu. Buna rağmen, ya da belki de tam da bu sebeple, festival kısa zamanda Batılı konser müziğinde (6. yüzyıldan günümüzün avant-garde kompozisyonlarına kadar uzanan ve genellikle bu çok geniş oylumlu sanat müziği türünün belirli bir dönemine atıfla "klasik müzik" diye adlandırılan Batı kökenli müzik geleneği kastediliyor -ed.n.) görülen en radikal eğilimlerin kalesi haline geldi. Pierre Boulez ve Karlheinz Stockhausen gibi tavizsiz Avrupalı kompozitörler, Darmstadt'ı kendi şahsi derebeylikleri olarak gördü. 50'lerin ortalarına gelindiğinde bir şemsiye isim olarak "Darmstadt" sıradışı ses denemelerinin eşanlamlısı haline gelmişti. 
 

 

O zamanlar hala bir caz trompetçisi ve aranjör olarak çalışan 30 yaşındaki Morricone ilk kez 1958'de Hessian kentine gitti. O yıl, Darmstadt tarihi için de önemli bir yıldı. Zira John Cage'in tartışmalı açılış konseri o yılki festivale damgasını vuracaktı. Adını çoktan 4’33’’ adlı "sessiz" kompozisyonu ve rastlantısal yöntemler kullanmasıyla duyurmuş Cage'in konserleri ve dersleri birçok dinleyiciyi öfkelendirirken Morricone onları daima tuhaf biçimde harekete geçirici diye hatırlayacaktı. Alessandro De Rosa'yla beraber yazdığı Ennio Morricone: In His Own Words (Kendi Ağzından Ennio Morricone) adlı kitabında bir grup memleketlisiyle, hala önceki akşamın performansının etkisinde "kafaları karışmış" vaziyette ormanda yürüyüşe çıktığını anlatıyor. 

“Bir noktada ufak bir açıklığa ulaştık. Açıklığın merkezinde bir kaya vardı" diye hatırlıyor. “Kayanın etrafında daire şeklinde toplanmaya karar verdik. Her birimizin de bir ses üretmesi gerekiyordu." Kayanın bir noktasına tünemiş Morricone'un şefliğinde grup sadece kendi seslerini kullanarak, ormandaki açıklıkta "ilginç sesler" çıkardıkları kolektif bir doğaçlamaya girişti. “Bu an, Gruppo d'Improvvisazione Nuova Consonanza adı altında birkaç yıl sürdüreceğimiz bir yolculuğun başlangıç anıydı." 

Morricone'un resmen 1965'te katıldığı Nuova Consonanza, dağıldığı 1980 yılına kadar hayvan benzeri ilginç sesler çıkarmaya devam etti. Darmstadt ormanındaki bu garip seremoninin öncüsü, Morricone'un arkadaşı Franco Evangelisti tarafından kurulan ve çeşitli zamanlarda Frederic Rzewski, Egisto Macchi, Mario Bertoncini ve Roland Kayn gibi ünlü bestekarların da katkı sunduğu grubun kaydedilmiş eserleri 1966'daki ilk performanslarının öncü niteliğindeki serbest doğaçlamasından 1969'un "Credo"sunun zengin atmosferik elektroniklerine, ondan 1970 tarihli albümleri The Feed-Back'in vahşi psikedelik funkına geniş bir yelpazede çeşitlilik gösteriyor. 

Bu eserlerin hepsine nefes kesici bir kolektif özgürlük hissi, sesin kendisinden alınan hazdan duyulan katıksız bir sevinç duygusu hakim. Albümlerden birinde grup kompozisyonel kararlarını bir satranç tahtasındaki hamlelere dayanarak almıştı (bu arada, Morricone'un profesyonel düzeyde satranç oynadığı söyleniyor). Başka parçalarındaysa esas enstrümental kuvvetlerden biri olarak kulağa kağıt hışırtısı gibi gelen sesler duyabilirsiniz. Piyano telleri keman yaylarıyla, çakmaklarla ve plastik şişelerle çalındı, fısıltılı sesler için rezonatör görevi görsün diye üflemeli çalgılar kullanıldı. 

Grup, yarattığı ezgileri bir tür "anti-müzik" diye adlandırdı. Ve gerçekten de grubun tutarlılığı büyük ölçüde, grup daha oluşurken Evangelisti'nin dayattığı kısıtlamalar dizisi üzerinden negatif olarak tanımlanmıştı: Standart orkestral tınılar olmayacak, tanınabilir melodiler kullanılmayacak ve gruba asla bireysel enstrümanlar hakim olmayacaktı. Morricone'un da bildiği gibi bu, müziğin, bireyci ifade biçimlerinin katı bir şekilde menüden çıkarıldığı ve herkesin parçası olabileceği biçimde radikalce demokratikleştirilmesi anlamına geliyordu. 

Nuova Consonanza'nın etkisi geniş kapsamlı oldu: Sonic Youth ve John Zorn'dan Evan Parker'ın türbülanslı serbest doğaçlamalarına kadar birçokları ilham verdi. Morricone'un daha çok tanınan film müziklerini saymıyoruz bile. Morricone, kendi şefliği altında bir kez daha doğaçlama yapan gruptan giallo tarzı gerilimi Cold Eyes of Fear ve Elio Petri'nin son derece garip filmi A Quiet Place in the Country müzikleri için de yararlandı. 

Bundan sonraki Petri filminde, yani Investigation of a Citizen Abone Suspicion'da Morricone'un kendi deyimiyle "instrumenti povere" (heykel ve güzel sanatlarda görülen çağdaş arte povera hareketine muhtemel bir selam) kullanma kararında yine grubun enstrümantasyona radikal yaklaşımının izlerini tespit edebilirsiniz. Fakat retrospektif bakıldığında grup tuhaf bir tekillik teşkil ederek ayrıksı duruyor. David Toop'un Ocean of Sound'da yazdığı gibi Nuova Consonanza "sanki açık sanat eseri idealleriyle açık toplumun, bir an için de olsa, birleştiği an gibiydi." 

Robert Barry serbest yazar ve bestecidir

 


* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://jacobinmag.com/2020/07

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

DAHA FAZLA HABER OKU