HDP Grup Başkanvekili Oluç: İktidar, işkenceye tolerans dönemine geçti

HDP Grup Başkanvekili Oluç, Rojbin Çetin’in köpekli işkenceye maruz kalmasına ilişkin, “İşkenceci Esat Oktay Yıldıran'ın ruhu Diyarbakır Emniyeti’ne hakim olmuş” dedi

Saruhan Oluç / Fotoğraf: HDP Basın

Güncel gelişmelere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Mücadele Günü’nde işkence gördüğü iddia edilen HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu üyesi ve önceki dönem Edremit Belediye Başkanı Sevil Rojbin Çetin’in yaşadıklarına değindi.

Çetin’in evinde üç buçuk saat işkence gördüğünü savunan Oluç, “Gözaltı için gelmişlerdi, kapıyı kırdıktan sonra kolluk tarafından iki köpekle saldırıldı. Hem fiziki işkencede bulunuldu hem de ağıza alınmayacak ağır hakaretler ve cinsiyetçi küfürlerle karşı karşıya kaldı” dedi.

 

Oluç, “Şimdi köpekli işkence yöntemi, bu Türkiye’de ilk kez karşı karşıya kaldığımız bir olay değil. Eski dönemleri hatırlarsak, 1980 Darbesi sonrasında özellikle Diyarbakır zindanlarında Esat Oktay Yıldıran adı herkesin malumudur. Onun köpeği ‘Co’ vardır, o da herkesin malumudur. Üstüne filmler bile yapıldı. Esat Oktay Yıldıran, köpeği ‘Co’ ile zindandaki tutsaklara ağır işkenceler yapıyordu. Bugün yeniden o anlayışın hortladığını görüyoruz” diye konuştu.

“İşkence yapanlar görevlerinden uzaklaştırılmalı”

Adalet Bakanlığı’na seslenen Oluç “Mutlaka bu işkenceyi yapanlar hakkında acil soruşturma başlatılması ve görevden uzaklaştırılmaları gerekiyor” dedi.

İşkencenin insanlık suçu olduğunu vurgulayan Oluç, işkence yapanları cezasızlıkla ödüllendirilecek adımlar atılmamalı uyarısı yaptı.

İktidarın işkenceye tolerans gösterdiğini ileri sürten Oluç, “Bu iktidar işkenceye sıfır tolerans diyor ama o sıfırı düşmüş durumda. Bu iktidar işkenceye tolerans gösteriyor. Çok açık ve net. Eğer bu soruşturmalar yapılmazsa daha önce yapılan işkence vakalarını da hatırlatıyoruz, Diyarbakır ve Urfa’da olan işkence vakalarını da hatırlatıyoruz, eğer işkenceye tolerans gösterdikleri, eğer soruşturma açılmazsa bu çok ve net bir biçimde ortadadır” ifadelerini kullandı.

Diyarbakır Valiliği’nin işkenceye dair açıklamasına değinen Oluç’un konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“Neden işkenceyi belgeleyen avukatlara dava açtınız”

“Eğer ortada hukuksuz bir uygulama yok ise kolluk kuvvetleri avukatın eve girmesine neden engel olmuştur? Avukatın eve girme talebine karşın, kolluk kuvvetlerinin izin vermemesi bu işkence iddialarını doğrulamaz mı? Madem işkence yok diyorsunuz, işkenceyi belgeleyen avukatlara nasıl soruşturma açarsınız? Soruyoruz. ‘Atlamak üzereyken köpek tarafından kurtarıldı’ deniyor. Bu kadar yalanı nasıl söyleyebiliyorsun?

Sırtında bot izi var, dudağı patlamış, gözü mor, bunlar nasıl olmuş? Buna dair bir izahınız var mı? Yok. Valilik diyor ki, ‘kademeli oranda zor’ kullanmak. Şimdi bakın bu fotoğraf kademeli olarak zor kullanmayı tarif ediyor. Yüzü, kolları, bacakları, burada görünüyor. Açıkça işkence yapılmış ve köpekle işkence yapılmış, sadece öyle değil bir de üstüne darp edilmiş, gözü morartılmış, çeşitli yerlerinde şişlikler var. Alınmış olan raporlar da var.

 

“Diyarbakır Valiliği işkencecileri aklamayı kendisine vazife edinmiş”

Diyarbakır Valiliği, işkencecileri aklamayı kendisine vazife edinmiş. Her işkence görüntüsünden sonra onları aklayacak ve daha kötüsü de onları cesaretlendirecek açıklamalar yapmayı kendine görev edinmiş. Neden köpek kullanılıyor ev içinde gözaltına alınmaya gidildiğin de? Şimdi söyleyince kızıyorlar ama Diyarbakır zindanın işkencecisi Esat Oktay Yıldıran'ın ruhu Diyarbakır Emniyetine hakim olmuş, sadece oraya değil, belli ki bu işi teşvik eden yürütme kademelerine de hakim olmuş durumda. Maalesef köpeği Co’nun ruhu da. Şimdi şunu hatırlatayım, Diyarbakır zindanında Esat Oktay Yıldıran’ın 1980’den sonra yaptığı o ağır işkenceler, o insanlık suçları insanları hakları için mücadele etme konusunda hiç yıldırmadı. Şimdi sizin yaptıklarınız hiç yıldırmayacaktır.

“Vekillerimizin durumu iyi”

3 vekilimiz ilk günden bugüne kadar iyileşme göstermektedir. Bir vekilimiz evde iki vekilimiz hastanede tedavi oluyor. Gereken tedbirlerimizi aldık mümkün olduğu kadar az personel ve danışmanla bu çalışmaları sürdürüyoruz. Tedbirlerimizi almaya devam edeceğiz.

“Valiler AKP İl Başkanı gibi davranıyor”

Birçok uygulamanın parti devleti uygulaması olduğunu görüyoruz ve söylüyoruz da. Maalesef daha önce ifade ettik Türkiye tarihinde bir kez daha parti devleti uygulamaları gündeme gelmiştir. Yıllar sonra Türkiye hem halk hem toplum parti devleti uygulamaları ile karşı karşıya kalmıştır. Bakın valiler adeta AKP il başkanları gibi davranmaktadır. Kaymakamlar AKP’nin ilçe başkanı gibi davranmaktadır. Yürütmenin başı Cumhurbaşkanı sıfatı ile aynı zamanda AKP başkanıdır. Yani yürütmenin başı yasama ve yargıyı tahakkümü altında tutarken bunu bir parti genel başkanı olarak yapmaktadır. 

“Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi değişmeli”

Yargıya atamaları yaparken bir partinin genel başkanı olarak bunları yapıyor. Kanun tekliflerini torbalar şeklinde gönderirken bir parti genel başkanı olarak yapmaktadır. Parti devleti uygulamaları parti ile devletin örtüşmesi uygulamaları demokrasi açısından, hukukun üstünlüğü açısından kabul edilebilir değildir. O nedenle bu yöndeki eleştirler doğrudur. Biz de bu konudaki sistem eleştirilerimizi, yani Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nin bir ucube olan sisteminin mutlaka tartışılarak güçlendirilmiş bir parlamenter sistem olarak değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”

 

Independent Türkçe
 

DAHA FAZLA HABER OKU