Hayvanlara yönelik şiddet sürüyor... Hayvanseverler cezai yaptırımları yetersiz görüyor

Hayvan hakkı savunucuları, milyonlarca hak ihlalinin görünür kılınıp, sorumluların cezalandırılmasını istiyor. Hayvanlara zulmün önüne geçilmesini hedefleyen kişiler, "av turizmi"ni de “kanlı insan hobisi” olarak görüyor

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre 2019 yılı Kasım ayına kadar 7 milyon 174 bin 352 hayvan, yurtiçi sevk sırasında işkenceye maruz bırakıldı. Resmi olmayan verilere göre ise geçtiğimiz yıl, sadece adalarda bin 400’den fazla at faytona koşturulma esnasında eziyet gördü. Köpek ve horoz dövüşleri ise yasadışı şekilde sürdürüldü / Fotoğraf: Independent Türkçe

Türkiye’de hayvan hakları denildiğinde akla daha çok kedi, köpek, at, inek gibi canlılar gelse de, bu kavram tür ayırt etmeksizin tüm hayvanları kapsıyor.

Öyle ki mezbaha, barınak, hayvanat bahçesi, yunus parkı, tematik akvaryum, süt ve yumurta çiftliği, kürk çiftliği, deney laboratuvarı, balıkçılık, avcılık, taşımacılık ve ipek böcekçiliği gibi pek çok alanda hayvan hakları hiçe sayılıyor, şiddet olayları meydana gelse de çoğu raporlanmıyor.

Hayvan Hakları İzleme Komitesi’nin (HAKİM) ocak ayında yayımladığı rapor, hayvanların zehirlenme ve cinsel taciz de dahil yaşam hakkı gaspına uğradığını ortaya koyuyor.

En büyük sorun ise mevcut yasanın hayvanları yeteri şekilde korumaması olarak gösteriliyor. 

Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki bazı cezalar

Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki bazı cezalardan örnek vermek gerekirse, kişinin sorumluluğundaki hayvanın bakımını üstlenmemesi 181, sokakta yaşayan hayvana işkence ve tecavüzün bedeli 947, sokakta yaşayan hayvanı öldürmek bin 902, hayvan dövüştürmek 4 bin 776 ve pittbul yuvalandırmanın cezası ise 9 bin 563 lira.

Hayvanseverler, bu cezaların caydırıcı olmadığı görüşünde. 

 

Hayvan Hakları İzleme Komitesi cezalar.jpg
Kaynak: Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) 

 

Av “turizmi” adı altında ihaleyle hayvan katliamı

Hayvanlara yönelik şiddetin yanı ısra işin bir de avcılık kısmı var.

Türkiye’de avcı sayısı 700 bine ulaşsa da, bu kişilerin yaklaşık 300 bini kayıtlı.

Kayıtlı olanların ise yüzde 75’i aktif şekilde avlanıyor.

Bu kişilere ek olarak her yıl “av turizmi” adı altında ülkeye gelen bini aşkın yabancı avcı da bulunuyor.

Ülkede her yıl avcılar tarafından onbinlerce yaban hayvanı öldürülüyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın paylaştığı 2018 yılı faaliyet raporuna göre, 2018’de 6 bin 972 kaçak avcı yakalanırken, "av turizmi" kapsamında, aralarında yaban keçisi, yaban domuzu, çengel boynuzlu dağ keçisi, karaca, kızıl geyik, Anadolu yaban koyunu ve ceylan olmak üzere 2 bin 546 yaban hayvanı öldürüldü.

Av kontrol ve denetimlerde el konulan ölü ve canlı yaban hayvan sayısı ise 7 bin 170.

 

Hayvan Hakları İzleme Komitesi.jpg
Kaynak: Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) 

 

Türkiye'nin yıllık "av turizmi" geliri: 74.9 milyon TL

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan bilgi edinme yoluyla ulaşılan bilgiye göre, 9 yılda kısırlaştırma ve barınak için ise bakanlık 40.7 milyon TL ödenek ayırdı.

Türkiye’nin sadece 2018-2019 sezonunda avcılıktan elde ettiği gelir ise 74.9 milyon TL’ye ulaştı.

Avcılar ise avlanmayı bir ‘savaş sanatı’ olarak görüp, bunun insanların doğasında olduğunu, yaban hayatının devamı için ‘mali destek’ sağladıklarını, yaptıkları harcamalarla bir av ekonomisi oluşturarak istihdam yarattıklarını savunuyor.

Avcılığı, spor değil ‘cinayet, katliam’ olarak niteleyen hayvan hakları savunucuları ise bu eylemin bir “turizm” aracı olarak değerlendirilmesine tepkili.

Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) Koordinatörü Fatma Biltekin ve Akdeniz Koruma Derneği Başkanı Zafer Kızılkaya, hakkı ihlallerini ve buna karşı neler yapılması gerektiğini anlattı. 

"Hayvana şiddet suç kapsamına alınsın"

Hayvanlara şiddetin münferit olaylar olmadığını gösterebilmeyi ve görünmeyen hayvan hakkı ihlallerini görünür kılabilmeyi hedeflediklerini vurgulayan Fatma Biltekin, HAKİM olarak çalışmaların hayvana şiddetin suç kapsamına alınması için yoğunlaştırıldığını söyledi.

Tür ayırt etmeksizin tüm hayvanlar için çalıştıklarını belirten Biltekin, “Kedi, köpek ya da kuş için değil, mezbahalarda, tavuk çiftliklerinde katledilen hayvanları da alıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Mevcut yasanın bir an önce hayvanlar lehine değiştirilmesi gerekiyor”

Bakanlığın her yıl açıkladığı faaliyet raporu, bilgi edinme başvuruları, TÜİK verileri ve basına yansıyan haberler baz alınarak çalışmaların sürdürüldüğünü kaydeden Biltekin, hayvanlar için yapılması gereken en önemli şeyin mevcut yasanın değiştirilmesi olduğunun altını çizdi.

“6. madde değiştirilmesin”

TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu Başkanı Mustafa Yel'in hayvanlar konusunda farkındalığı olan, bu alanda mücadele edip sıkıntıları dinleyen bir milletvekili olduğunu ifade eden Biltekin, bu değişikliklerin neler olduğunu ise şöyle yorumladı:

Öncelikle 6. maddenin değiştirilmemesini istiyoruz. Çünkü bu madde diyor ki, hayvanları al, aşıla, kısırlaştır ve aldığın yere geri bırak. 6. Madde değiştirilirse bu hayvanların okul, camii olan yerlere geri bırakılmasının önüne geçilecek. Okul, cami olmayan mahalleler yok denecek kadar az. Bu madde değişirse, hayvanlar ormalara atılacak.

Fatma Bİltekin HAKİM Koordinatörü hayvanlar.jpg
Fatma Biltekin / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

“Yasaklı ırkları sahiplenenler denetlensin”

Sözlerini “Yasaklı ırk kavramının ortadan kaldırılmasını istiyoruz” diyerek sürdüren Biltekin, buna gerekçe olarak Dogo Argentino (Arjantin) ve Pittbull gibi köpeklerin yasaklanmasına rağmen bakılmaya devam edildiğini belirtti:

2 bin 245 hayvana bakanlık el koymuş, şimdi bu hayvanlar barınakta kafeste. Yasaklayarak çözemiyoruz. Bu hayvanları alacak kişilere eğitim verilsin. Hem yasaklı ırk olarak görülen hayvanlar hem de onları sahiplenen kişiler, mizaç testinden geçirilsin. Yasaklı ırkları, tehlikeli olmayan kişiler sahiplensin, ruhsata bağlansın ve denetlensin. Yasaklayarak çözemiyoruz.

“Avcılık yasaklanmalı, parasını verdiniz diye keyif için hayvanların canını alamazsınız”

Biltekin, hayvan hakları konusundaki bir diğer taleplerinin ise avcılığın yasaklanması olduğunu söylese de ‘av turizmi’ adı altında gelir elde edilmesi nedeniyle bu konuda adım atılmasının zor olduğu görüşünde:

Avcılık yasaklanmalı. Parasını verdiniz diye keyif için hayvanların canını alamazsınız. Avcılar, ‘doğanın dengesini korudukları’ argümanını savunsalar da hayvan hakları açısından baktığımızda bu konu tartışılmaz! Yavrusuyla otlanan hayvanları zevk için gözünü kırpmadan vuran birilerinin topluma faydalı olabileceğine inanmıyoruz, kötücül bir yerde duruyor bu insanlar.

Jr Trump Antalya av Twitter.jpg
ABD Başkanı Donald Trump’ın oğlu Donald Trump Jr., Kasım 2016'da Antalya’da avlandığı haberleriyle basında yer almıştı / Fotoğraf: Twitter / @laleelmacioglu

 

“Avcılıktan yüksek gelir elde edildiğinden yasaklamak kimsenin işine gelmiyor”

İşin mali yönüne dikkati çeken HAKİM Koordinatörü Fatma Biltekin, “Bakanlığın hayvan bakımı için 9 yılda ayırdığı bütçe yaklaşık 41 milyon lira. Oysa avcılıktan 1 yılda elde edilen gelir, 75 milyon TL! Bakanlık, av hayvanı üretimi yapılmasından da para kazanıyor. Avcılıktan yüksek gelir elde edildiğinden yasaklamak kimsenin işine gelmiyor.”

 “Av tüfekleri kadına şiddet olaylarında da kullanılıyor”

“Av turizminde” kaç hayvanın öldürüleceğine dair ihale açılıp, parasını verip hayvan öldürme hakkının yasal yolla elde edilmesini de eleştiren Biltekin, “Trump’ın oğlu, av zamanı gelip Türkiye’de hayvan öldürüyor. Haberlerde ‘av turizmi’ diye geçiyor, bu korkunç bir şey. Bu et satın almaktan çok daha farklı...”

“Koruma altındaki bir hayvanı vurmanın idari para cezası 618 TL”

İşin bir de kaçak avcılık tarafı var.

Fatma Biltekin, bakanlık verilerine göre kaçak avcılığa hapis cezası getirilmesine vurgu yapıldığını belirterek, mevcut yasaya göre koruma altındaki bir hayvanı vurmanın idari para cezasının 618 TL olduğunu belirtti.

"Av tüfekleri, kadına şiddet olaylarında da kullanılıyor"

Av tüfeklerinin kadına şiddet olaylarında da kullanıldığını belirten Biltekin, sözlerini mevcut cezalardan örnek vererek sürdürdü:

Hayvana şiddete hapis cezası getirilsin. Bir hayvana tecavüzün cezası 947 lira. Bu haksızlık. Mantıksızlık var, bir hayvana tecavüz edersen 947 TL ödüyorsun, Pittbull gibi yasaklı ırk yuvalandırırsan 9 bin TL ödüyorsun.

 “Horoz dövüşçüleri, yunus park sahipleri, pet shopçular… Hepsinin lobisi var”

Son olarak lobi faaliyetlerine dikkati çeken HAKİM Koordinatörü Fatma Biltekin, hayvanat bahçeleri ve yunus parkların kapatılması çağrısı yaptı:

Horoz dövüşçüleri, yunus park sahipleri, pet shopçular… Hepsinin lobisi var. TBMM’ye gidip vekillerle görüşüyor, lobi yapıyorlar. Bu yüzden de hayvan hakları aktivistlerinin orada olmasını çok önemsiyoruz. Türkiye’de 42 hayvanat bahçesi, 10 yunus parkı var. Hayvanat bahçeleri de yunus parkları da kapatılsın! Hayvanat bahçelerinin yasalanarak, doğal yaşamı korumak için rehabilitasyon merkezlerine çevrilmesini istiyoruz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

"Kedinin, köpeğin hakkı var da, 9 santimetreyken yakalanan barbunun neden yok?"

Akdeniz Koruma Derneği Başkanı Zafer Ali Kızılkaya ise hayvan hakları denilince yalnızca karadaki canlıların düşünülmesinin yanlış olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı: 

Tükiye’deki denizlerde avcılıkta bir sezon yasakları var, nisan ile eylül arasında haberlere de yansıyan. Bir de tür üzerine korumalar var. Belli türler ve belli boyutun altındakiler avlanamıyor. Akdeniz fokları, köpek balıkları, deniz kaplumbağaları gibi yasal olarak avlanılması yasak olan hayvanlar var. Bunun kontrolünü sadece devlet değil, hepimiz yapmalıyız. Balık restoranına gidildiğinde boy yasaklarına, sezon yasaklarına bizler uymalıyız. Her sezon Orfoz avlanması, satılması yasak ama Ege kıyılarına gidin satılıyor. Beyaz lağos şu mevsimde yasak ama balıkçılar satıyor. Devlet tüm balıkçıları denetleyemez, bizlerin bu balıkları tercih etmemesi, satışının yapıldığını görünce uyarması, satıcıları şikayet etmesi gerekli. Sokaktaki kedinin, köpeğin hakkı var da, 9 santimetreyken yakalanan barbunun neden hakkı yok?

Zafer Ali Kızılkaya Akdeniz Koruma Derneği.jpg
Zafer Ali Kızılkaya / Fotoğraf: Akdeniz Koruma Derneği

 

"45 santimetreden küçük bir lağos yakalandığında, kendi çocuğuma bir şey olmuş gibi üzülüyorum"

45 santimetreden küçük bir lağosun yakalanmasının, çocuğuna bir şey olmuş gibi kendisini üzdüğünden bahseden Kızılkaya, "Nasıl denetleme yapacaksınız? Foça Liman Başkanı'nın evini taşladırlar geçenlerde. Balıkçılıkta gelir çok, yasa dışı, kontrolsüz balık avcılığı denizlerde yaşayan canlılarla ilgili Türkiye’nin en önemli sorunu. Yasa dışı satış, normalin en az 2 katı…" sözleriyle, 8 bin 333 kilometrelik kıyı mesafesi olan Türkiye'de denetleme yapmanın zorluğuna vurgu yaptı.

Tarım ve Orman Bakanlığı'nın su ürünlerine ilişkin 40 senelik yasayı yenileyerek, cezaları ağırlaştırdığını de belirten Kızılkaya, kontrolün sağlanması için devletin kendi kurumlarını denizde de denetleyebilmesi için sistem oluşturulması ve personel görevlendirmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Kızılkaya'dan 'lobicilik' vurgusu

Zafer Ali Kızılkaya, pek çok alanda olduğu gibi hayvancılıkta da lobiciliğin bulunduğunu ve başa çıkılmasının da zor olduğunu belirtti.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU