HDP, "Adalet Yürüyüşü'nün" 3. yıl dönümünde yürümeye başladı... Neden 15 Haziran seçildi, yürüyüş ne amaçlıyor?

HDP, CHP’den 3 yıl sonra 15 Haziran’da Türkiye’nin iki ucundan Ankara’ya yürüyüşe başladı. Tarih seçiminin CHP’nin yürüyüşü ile bir ilgisi olmadığını söyleyen Eş Genel Başkan Yardımcısı Önlü, “Aslında bu yürüyüşümüz 1 Haziran’da başladı” dedi

HDP’nin Hakkari ve Edirne’den başlattığı eylem sürüyor / Fotoğraf: HDP Basın

 

TBMM’de 4 Haziran’da yapılan oturumda CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları'nın milletvekilliği düşürüldü.

Yerel seçimlerde kazandığı birçok belediye de kayyımlar vasıtası ile elinden alınan HDP iki milletvekilinin düşürülmesinin ardından Edirne ve Hakkari’den Ankara’ya yürüyüş düzenleme kararı aldı.

Birçok kente giriş çıkış kısıtlaması getirilmesine rağmen HDP’liler Edirne ve Hakkari’den 15 Haziran’da yola çıktı.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın da içinde olduğu Hakkari yürüyüş kolu Van, Diyarbakır ve Adana güzergahını takip ederek 19 Haziran’da Ankara’ya ulaşmayı hedefliyor. 

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın da içinde olduğunu ve Edirne’den başlayacak yürüyüş kolu da 20 Haziran’da Ankara’da olmayı planlıyor. 

Buldan ve Sancar, etkinliğe katılanlarla birlikte 20 Haziran’da kamuoyuna açıklama yapacak. 

Peki, HDP adına “yürüyüş” dediği ama büyük bölümü araçlarla kat edilecek etkinlikle ne amaçlıyor? 

Demokrasi yürüyüşünün CHP'nin Adalet yürüyünün 3. yıldönümünde başlamasının bir anlamı var mı? Tarih nasıl belirlendi?

“Yürüyüş manipüle edilmek istendi”

Hakkari yürüyüş kolunda yer alan HDP’nin Tunceli Milletvekili ve Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, Independent Türkçe için bu soruları yanıtladı. 

 

Alican Önlü
Alican Önlü / Fotoğraf: Twitter

 

Türkiye siyasi tarihinde darbeler dendiğinde sadece askeri darbelerin anlaşıldığını belirten Öncü, darbe girişimini bile darbeye çeviren bir dönemi yaşadıklarını söyledi.

Akademiden hukuka, ekonomiden siyasete kadar her alanda kayyum ve gasp rejimi ile yönetildiklerini savunan Önlü, yürüyüşün birtakım çevrelerce manipüle edildiğini ifade etti.

HDP’nin sokakta ve toplumsal mücadelede halkın içerisinde hiç yer almamış yeni bir partiymiş gibi algı yaratıldığını belirten Önlü, etkinliği “Darbelere karşı demokrasi yürüyüşü” olarak adlandırmalarının nedenini şu sözlerle izah etti:

AKP ve MHP yani Ergenekon ittifakının yönetiminin bu ülkeyi yönetme tarzı artık faşizm durumuna gelmiştir. Faşizm durumunun ötesinde faşizmin kendini kurumsallaştırmak sürecini yaşıyoruz. Bizde başta partimiz olmak üzere demokrasi ve emek güçlerini bir bütün olarak artık klasik bir muhalefet tarzı olan tepki göstererek, sadece günübirlik eylemlerle durduramayız. Bu gidişatı durdurma aynı zamanda demokrasiyi inşa etmedir.

"Gidişatı durdurma gibi bir görev ve misyonumuz yok"

HDP’nin direnişi ve stratejinin son yerel seçimlerde sonuç verdiğini ve AK Parti ile MHP’yi durdurduğunu aktaran Önlü, “Somut olarak gerçekten durdurduk. Ama sadece bu gidişatı durdurma gibi bir görev ve misyonumuz yok. Halkların umuduyuz artık. O zaman sadece durduran ve muhalefet eden AKP-MHP’ye veya karşı tarafa kaybettirme gibi bir konum artık Türkiye’nin demokratikleşmesini veya toplumun özgürleşmesini tüm olanların demokratik bir karaktere kavuşması için yetmiyor. Bu durumda partimize yeni sorumluluklar düşüyor dedik” diye konuştu.

Türkiye’nin inşası ve demokratikleşmesi için HDP’nin demokratik iktidara talip olduğunu kaydeden Önlü’ye göre, 1 Haziran’da açıklanan “tutum belgesi” Türkiye halklarının bütün kesimlerinin ekolojiden kadına, aştan işe, adaletten demokrasi ve Kürt sorununa kadar toplumun tüm kesimlerini kapsıyor.

“Toplumun ortak duygusunu ifade etmeyi amaçladık”

HDP’nin düzenlediği yürüyüşün umutsuzluk ve yapılamaz algısı oluşturmak için AK Parti’ye yakın medyası tarafından manipüle edildiğini savunan Önlü, şöyle konuştu:

Aslında bu yürüyüşümüz 1 Haziran’da başladı. Eş Genel Başkanlarımız Diyarbakır, Batman, Kars ve Iğdır gibi bölgelerde halk ile bir araya geldi. Tutum belgemizde bir çağrı yaptık, ortak ve demokratik siyaset zemininde kalarak bunu başaracağımızı, tüm saldırılara, tüm darbelere, bütün kayyumlara rağmen demokratik siyasette ısrar edeceğiz dedik. Yürüyüş ile Edirne’den Hakkari’ye Türkiye toplumunun ortak duygusunu ifade etmeyi amaçladık. 20 Haziran’da Ankara’da bunun sonucunu açıklayacağız. Bu sonuçlar üzerinden ortak bir mücadele programını bir daha çıkaracağız.

“15 Haziran sınıf mücadelesinin dönüm noktasıdır”

Demokrasi mücadelelerini ortak bir zemine taşımak yerele götürdüklerini vurgulayan Önlü, HDP’nin CHP’nin “Adalet Yürüyüşü’nün” yıl dönümü olan 15 Haziran’ı seçmelerinin nedenini şu sözlerle açıkladı:

Birincisi, 1 Haziran ile bir hazırlık çalışması gerekiyordu. İkincisi, en önemli olan Türkiye emek mücadelesinin, sınıf mücadelesinde ciddi bir dönüm noktasıdır ve 15-16 Haziran işçi direnişleri vardır. Üçüncüsü, Süryani halklarının soykırımıdır. Diğer bir yandan Paramaz gibi Ermeni devrimcilerin 19 arkadaşı ile 1915’te 15 Haziran’da idamıdır. Eğer 15’e bir anlam yükleyeceksek budur. Yoksa CHP’nin veya başka bir şeyin yıl dönümü ile bir alakası yoktur.

 

“Adaletsizlik konusunda Türkiye 3 sene önceye göre daha kötü durumda”

“Adalet Yürüyüşü”nü anlamlı bulduğunu ama ülkenin adaletsizlik konusunda 3 sene önceye göre daha kötü durumda olduğunu söyleyen Öncü, demokratik hak talebi için sokağa inme ve toplum ile ortak mücadeleyi yürütmenin tam zamanı olduğunu, eğer bu durdurulmazsa başka bir zamanda bunun koşul ve zemininin kalamayabileceğini aktardı.

“Her şeyi reddedene karşı ortak bir mücadele başlatmışız”

100 yıllık cumhuriyetin demokratik karakterden yoksun olduğunu ve demokratik karaktere kavuşturmak için çalıştıklarını belirten Önlü, sözlerini şöyle tamamladı:

Türkiye de aş, iş, barış, adalet ve demokrasiyi getirecek ortak bir mücadele zemini yaratmaya çalışıyoruz. Tüm farklılıklarımızı bir kenara koyarak her şeyi reddeden ve bastırana karşı ortak mücadele başlatmışız. HDP gibi buna öncülük edecek, her bedeli göze alacak, bütün farklılıkları içinde barındırdığı ortak bir mücadele hattı ve kararlılığı var. Demokrasi güçlerinin de ortak mücadele azmi vardır. İnanıyoruz ki barış da demokrasi de adalet de aş ve işi de doğanın talanını durduracak ortak bir yaşamı, demokratik bir cumhuriyeti, demokratik bir Türkiye’yi çok yakında yaşayacağız.
 

DAHA FAZLA HABER OKU