Edirne sınırında neden Afgan mülteciler ağırlıkta?

Afgan mülteciler Türkiye'de kimlik alırken zorlandıklarını, iş bulamadıklarını, bulduklarında da ödemelerin geç ya da eksik yapıldığını söylüyor. Umutları Yunanistan'a geçip kendilerine Avrupa'da yeni bir hayat kurmak

Türkiye’nin sınır kapılarını açma kararının ardından mültecilerin Edirne’deki bekleyişleri ve sınırdan geçişler devam ediyor.

Edirne’ye gelen mülteciler arasında birçok farklı ülkeden insanlar olsa da, sınırdakilerin büyük bir bölümünü Afgan mülteciler oluşturuyor. 

Sınıra gelen Afganlar ülkelerinden şiddet ve imkanların kısıtlılığı sebebiyle ayrıldıklarını ve bir aydan birkaç yıla kadar uzanan sürelerde kaldıkları Türkiye’de de statü sorunu, iş olanaklarının azlığı, işyerlerindeki istismar ve geçim sıkıntısı gibi problemler yaşadıklarını söylüyor.

Afgan mülteciler bu sebepten de Avrupa’ya geçerek şanslarını orada denemek istiyor, hemen hepsi Avrupa’da şartların onlar için daha iyi olacağına inanıyor. 

Sınır kapılarının açıldığı haberlerinin yayılmasının hemen ardından, cuma günü öğlen saatlerinde Pazarkule Sınır Kapısı’ndaki tampon bölgede konuştuğumuz Afganistan vatandaşı Necip, Türkiye’den oturum izni almak için ev satın almak da dahil birçok yol denediğini ancak bu girişiminin bürokratik engellere takılarak başarısız olduğunu anlatıyor. 

Kayıt dışı şekilde İstanbul’da gayrimenkul işiyle de uğraştığını belirten 4 çocuk babası 42 yaşındaki Necip, “Türkiye havalimanlarında bile ev alın, vatandaşlık verelim diye duyuru yapıyor. Ben her gün böyle insanların işini hallediyorum ama ben aynısını denediğimde önce şartlar değişti, bana sürekli bugün git yarın gel, bu da lazım, şu da lazım dediler. Hepsini hallettim, en sonunda yine de olmadı” diyor. 

Türkiye’deki Afgan mülteciler, oturma ya da çalışma izni alma konusundaki zorlukların yanı sıra, belli temel hizmetlerden yararlanmalarını sağlayan geçici kimliklerine ulaşmakta da çoğu zaman sıkıntı yaşıyor.

Afgan Mülteciler Dayanışma Ve Yardımlaşma Derneği (ARSA) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Zakira Hekmat, Afganların kimlik çıkarma konusunda yaşadığı sıkıntıyla ilgili 2018 yılı Eylül ayında yaşanan prosedürel değişikliğe işaret ediyor. 

2018 Eylül’ünde Suriyeli olmayanların kayıt ve sığınma başvuru süreci işlemlerine ilişkin yükümlülükler, Türk makamları tarafından, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden (BMMYK) Türkiye’nin kurmuş olduğu Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne (GİGM) devredildi.

Hekmat’a göre bu değişiklik sonrasında Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Afganların kayıtlarını yavaş yavaş almaya başladı ve bu da bir yoğunluk yarattı, aynı zamanda da uygulamanın bekar erkeklere kimlik verilmemesi gibi bazı sıkıntıları da aradan yaklaşık 1.5 sene geçmesine rağmen henüz giderilmedi. 

Tampon bölgede bekleyenler arasında bulunan 25 yaşında Farhad, kimlik başvurusu için İl Göç İdaresi’ne gittiğini ama kendisine evli olmadığı için başvuru yapamayacağının söylendiğini anlatıyor.

“Kimlik olmadan ne ev tutabiliyorsun, ne şehirler arasında seyahat edebiliyorsun ne de herhangi bir yardıma başvurabiliyorsun” diyen Farhad, kimliksiz olmanın insanda psikolojik olarak da etkileri olduğunu ifade ediyor. 

Refugees International’ın (RI) prosedürde yaşanan değişiklik sonrası Aralık 2018’de yayınladığı rapor için gerçekleştirilen saha araştırmasında konuşan Afganlar da kimliklerinin ellerine geç ulaşması ya da bekar erkeklerin kimlik başvurusu yapmasına izin verilmemesi gibi sorunlar yaşadıklarını söylemişti.

Kurumun raporunda Türk hükümetinin mevcut sistemin uygulanışında ‘acil değişiklikler yapması gerektiği’ yorumu yapılırken, “Gereken düzenlemeler yapılmalı ve yeni gelen tüm sığınmacılar bir an önce, bekar ya da aile olduklarına bakılmaksızın, kayıt altına alınmalı ve kimlik sahibi olmaları sağlanmalıdır” denmişti. 

Kendisi de Afganistan’dan 10 yıl önce Türkiye’ye gelen ARSA Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hekmat, kapıların açıldığı haberinden sonra sınıra gidenlerin büyük bölümünü genç ve bekar Afgan erkeklerin oluşturmasının sebeplerinden birinin de kimlikleri olmadığı için diğer zamanlarda serbestçe seyahat edemeyen bu kişilerin durumu bir fırsat olarak görmesi olduğu yorumunda bulunuyor. 
 

3.jpeg

Fotoğraf: Independent Türkçe


Bekar erkeklerin kimlik başvurularının kabul edilmediğini belirten Hekmat, diğer Afganistan vatandaşlarının başvuru sonrasında kimliklerine ulaşmasının da bazen 1 yılı bulabildiğini kaydediyor.

Afgan doktor, bu süreçte de mültecilerin sağlık, eğitim gibi hizmetlerden faydalanamadığının, devletin ya da kuruluşların dağıttığı yardımlara ulaşamadığının da altını çiziyor. 

Ailesiyle birlikte, Yunanistan’a geçmek umuduyla İstanbul’dan Edirne’nin Meriç Nehri kıyısındaki Doyran Köyü’ne taksiyle gelen 15 yaşındaki Leyla da kimliği olmadığı için 5 yıldır yaşadığı Türkiye’de okula gidememiş.

“Suriyelilere kimlik veriyorlar mesela ama bana vermediler, o yüzden de okula devam edemedim” diyen Leyla, Yunanistan’a geçebilirse eğitimine devam etmek istiyor. 

Kayıt işlemleri henüz tamamlanmamış olan mülteci ailelerin çocuklarının yasal olarak Türk okullarına kabul edilme hakkı bulunsa da Refugees International’ın raporunda bunun uygulama aşamasında mümkün olmadığı ve çocukların kimlik olmaksızın okula devam edemediği bilgisine yer veriliyor. 

Afgan mülteciler, Suriyeli olmayan diğerleri gibi sığınma taleplerini doğrudan Türkiye'ye yapabiliyorlar; ancak Dr. Hekmat, başvuruların yüzde 95 oranında olumsuz sonuçlandığını söylüyor.

Mültecilerin karara itiraz etmek hakkı var ancak Hekmat, ekonomik sebeplerle de bunun gerçekleştirilemediğini ifade ediyor. 

Bir taraftan kucağındaki bebeği sallayan 32 yaşındaki Zulal, sığınma taleplerinin reddedildiğini ve şimdi karara itiraz aşamasında olduklarını söylüyor. Paraları olmadığı için avukatları baro tarafından atanmış.

Neden sınıra geldiklerini anlatırken, "Mahkemeye itirazımız kabul edilmezse zaten sınır dışı edileceğiz, o yüzden de Avrupa'ya gitmek bizim için şans. Afganistan'da şiddet devam ediyor, oraya gönderilmek istemiyoruz" diyen Zulal'ın en büyük korkusu Afganistan'a geri dönderilmek. 

Türkiye’nin sınır geçişlerine müdahale etmeme kararı sonrası Edirne’ye gelen Afganların bu yolculuğu göze alma sebebi olarak gösterdikleri bir diğer şey de iş bulma olanaklarının kısıtlılığı. 

Pazarkule Sınır Kapısı’ndan Karaağaç’a doğru uzanan yolda yürürken bir taraftan da İstanbul’daki şartlarını anlatan 21 yaşındaki Muhammed, “İş yok, arıyorsun bulamıyorsun. İş olsa da paramızı ya vermiyorlar ya da verirlerse de eksik veriyorlar” diyor.

Muhammed’in İstanbul’dan birlikte geldiği arkadaşı Samed de geçen yaz çalıştığı tekstil atölyesinde 2 ay maaşının ödenmediğini, sonrasında da patronunun paranın yarısına el koyup, “Git kime istersen şikayet et” dediğini anlatıyor. 
 

2.jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe


İstanbul’da günlük işçi olarak çalışan Samed, nehir geçişlerinin yaşandığı Doyran’a birkaç kilometre mesafede, yolun hemen yanında ailesiyle birlikte bekliyor.

Hava sıcaklığının sıfırın altında olduğu cumartesi gecesini dışarıda geçirmişler. 

“İstanbul’da kira en kötü eve 600-700 lira ama ben haftada ancak iki üç gün çalışabiliyorum, iş yok. Olunca da çoğu zaman para vermiyor adamlar” diyen Samed’in bir diğer şikayeti de kendisi ve ailesinin sigortasının bir süre önce kesilmesi. 

Dr. Hekmat, bu durumun sebebinin Türkiye Büyük Meclisi’nin kabul ettiği yakın zamanlı bir değişik olduğunu belirtiyor.

Şubat ayında Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişikliğe göre, herhangi bir sağlık güvencesi olmayan ve ödeme gücü bulunmayan uluslararası koruma başvuru ve statü sahiplerinin genel sağlık sigortalarının Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından karşılanması durumuna, 1 yıllık bir kısıtlama getirildi. 

Sağlık sigortalarının kesilmesinin ardından hasta olmaları halinde ne yapacaklarını bilmediklerini söyleyen Samed, Türkiye’deki artan fiyatların da geçinmelerini zorlaştırdığını belirterek şunları söylüyor: 

Herkes mecbur gidiyor Avrupa'ya, Türkiye'de yaşamak bizim için çok zor. İş vermiyorlar, ev vermiyorlar, hakkımızı yiyorlar. Bu kadar insan geldi buraya çünkü çok zor Türkiye'de durumları.


Dünyadaki mülteci nüfusun yüzde 67’si 5 ülkeden, Suriye, Afganistan, Güney Sudan, Myanmar ve Somali’dan geliyor.

Dünya genelindeki Afgan mültecilerin sayısı 2.7 milyon. Göç İdaresi Müdürlüğü verilerine göre de Afganlar, Suriyelilerden sonra Türkiye’de en çok bulunan ikinci mülteci grubu.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU