İki katil: İnsan ve mikrop

Belki de insanlığın zaman zaman ‘koronavirüs’ gibi salgınlarla karşılaşması faydalıdır, çünkü salgınlar zayıfları ve güçlüleri aynı oranda korkutur

Dünyanın başına gelen birçok felaket türü var. Bu felaketler bazen ya da çoğu zaman insan iradesinden kaynaklanır.

Ya da kirli bir ortamdaki yarasa devasa bir felakete neden olabilir. Bu iki durum arasındaki korkunç ortak payda: belirsizliktir.

Kimse koronavirüs salgınının niçin Vuhan’da ortaya çıktığını bilemez, yine kimse Rusya ve Türkiye’nin Suriye’de niçin atıştığını bilemez.

Tüm bu durumlarda sabit olan şey; tesadüfen oradan geçen masum insanların kurban olduğudur.

Kurbanlar sebepsiz yere Vuhan’dan ya da İran’dan geçer veya Japonya da bir geminin içinde denize açılmıştır.

Eskiden insanlar, kendilerine bulaşır korkusuyla, salgın hastalıkların adını anmaktan çekinirdi. Mesela veba, ‘o hastalık’ olarak adlandırılırdı.

Salgın tıpkı savaş gibi toplumları bölen bir şeydir. Anne ile evlatları arasına korku eker, herkes şüpheli hale gelir.

Bilim insanları bir çare, bir derman aramak için işe koyulur. Katil, insan da olsa mikrop da olsa katildir.

Savaş ya da salgın çıktığında, insanlar haber bültenlerinde yer alan sayılara dönüşür.

Üstelik bu sayılar genelde değişkendir, zira yüz ile bin arasında düşünüldüğü kadar büyük bir fark yoktur.

İsimler sayıların içinde kaybolur, kimlikler cesetlerle birlikte toprağa karışır.

İdlib’de bir milyon insanın soğukta aç ve susuz olduğunu öğrendiğimizde, koronavirüsün çıkış sebebini anlamaya yaklaşırız. Absürt bir şekilde her şeyin kıymeti birbirine eşit olur.

Hangisini bilmemiz daha önemlidir, İran’daki seçim sonuçlarını mı yoksa koronavirüsten hayatını kaybedenlerin sayısını mı?

Her halükarda İran’daki seçimler kötü bir taklitten ibarettir, insanların tatil yapmasına ve kahvehanelerde görüş alışverişinde bulunmasına yarar.

Totaliter rejimlerde kazananlar zaten önceden belirlenmiştir. Seçim sonuçlarının sayımıyla ilgili bir sorun çıkarsa, hemen düzeltilebilir.

Arap rejimleri de sayıları ve oranları alt üst etmişlerdir. Kimse kimsenin ne düşündüğünü bilemez.

Kimse Suriye’nin, Libya’nın, Irak’ın başına gelen felaketle ilgilenenlerin oranını tam olarak tahmin edemez.

Korkunç olaylar zaman içinde rutin manşetlere dönüşür. Sadece ilgili olanlar neler yaşandığını takip eder.

Tüm bunların ‘tohumu’ birdir. Geri kalmışlığın ve birikmiş cehaletin tohumu, insanlara karşı şefkat ve merhameti ortadan kaldırır, küresel felaketleri istatistiklere ve tarihlere dönüştürür.

Artık kimse bu duygusuzluğun ne zaman başladığını ve hangi boyutlara ulaştığını bilemez.

Cumhurbaşkanı Erdoğan niçin Rus uçağını düşürüp bu ülkeyle düşman oldu ve sonra niçin S-400’leri alıp bu ülkeyle müttefik olmuşken, denizde, karada ve havada Rusya’yla çatışmanın eşiğine geldi bilinemez.

Belki de insanlığın zaman zaman ‘koronavirüs’ gibi salgınlarla karşılaşması faydalıdır, çünkü salgınlar zayıfları ve güçlüleri aynı oranda korkutur. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Mustafa Yıldız

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU