Medyada serbest atış, futbolda serbest düşüş

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Mirror Online

Transfer sezonunun açılmasına bir hafta kala futbol dünyasında heyecanlı bir bekleyiş başladı.

Muhabirlerin, yorumcuların, spor sayfalarının ve menajerlerin en hareketli döneminde sayısız futbolcu ismi konuşulacak medyada.

Çok sayıda futbolcunun geleceği, hatta Türkiye’de oynamak için can attığı duyumları ve “kaynaklarımdan aldığım bilgilere göre” dönemi ile Avrupa’daki başarısızlık yine unutulacak.

Sosyal medyada, duyumculuk yaparak transfer haberleri, dedikoduları paylaşan çok takipçili hesapların geleneksel medya ile yarıştığı, aslında futbol dünyasının bayramıdır transfer dönemleri.

Milyonlarca euro transfere harcanırken, yabancı futbolcu, yabancı hoca tartışılırken hatta yabancı hakem istenirken, yorumcular ve muhabirler hiç tartışılmadı Türk futbol sisteminde.

Yabancı hakemlerin bile konuşulduğu bu dönemde yabancı yorumcuya da ihtiyaç var belki de.

Oyuna dair, futbol sistemine dair sorunlar hep eğlence ve rating üzerinden şekillenirken, bu gerileme döneminde yerel tartışmalar Türk futbolunun gerçekle bağını kopardı.

Teknik direktörler, oyuncular, hakemler, yönetimler hatta bazen taraftalar bile hata yaparken, yorumcu ve muhabirler bu hatalardan rating kazandılar.

Hatasız yorumcu ve muhabirler artık açık şekilde rengini belli ederken, sosyal medyada takipçi gücü ile etkileşim alanını da genişletti.

Bazen “artistliğin kime” diyerek hesap bile sordular teknik direktöre. Bazen de teknik direktöre, yönetime ve futbolculara yakın olmak itibarı artırdı.

Bu keskin güç; Türk futbolunun gerileme döneminde en dominant zamanlarını yaşarken, her kanalda her gazetede büyük takımları savunarak yaşam alanını genişletiyor.

Kulüp yönetimlerinin teknik direktör değiştirme zamanlarından transferlere, diğer şubelerin küçülmesinden kulüp ve teknik direktör sözcülüğüne kadar, artık karar verici durumda futbol medyası.

Öyle ki futboldan sonra basketbolda bu tartışmaların içine çekildi ve bir kısım taraftarı basketçi tayfa olarak konumlandırdı bile.

Bu keskin güç, uzmanlık isteyen, dünyada ve Avrupa’da pazarlaması ve başarı kriterleri farklı olan bir branşta bile bir takımın koçunun gönderilmesini tavsiye edebiliyordu.

Fenerbahçe, Zeljko Obradovic ile son 5 sezonda Dörtlü Final oynayarak bir kez şampiyonluğa ulaştı.

Euroleague’de bugüne kadar 322 maçta elde ettiği 189 galibiyetin 140’ını da Obradovic yönetiminde alan Fenerbahçe, 7 bin kombine satarak Eurolig maçlarında 10 bin üstünde ortalama seyirciyi yakaladı.

Aslında son 5 yıllık sürece bakılırsa Fenerbahçe Basketbol Takımı ile hiç kaybetmedi, ya kazandı ya da bir şeyler öğrendi. Âmâ futbolun medyası için bunun bir önemi olmadı.


Yabancı hakem gibi yabancı yorumcu da tartışılabilir

Futbol ve basketboldaki finansmanın büyük bir bölümünü müşteri olan taraftar yapıyor. Ve o müşteri daha çok farkında her şeyin, neye sahip olduğunu kaybettiğinde anlayacağını da biliyor. Çünkü daha önce futbolu kaybetti ve devasa borçları ile bir futbol sistemi kaldı elde.

Türkiye’de futbol merkezli spor kültürü futbolsuzluk ve kaos üzerinde nefes alıyor. Herkesin çok rahat yorum yapabildiği ve herkesin uzman olduğu bol tartışmalı bol eğlenceli futbol bu.

Uzmanlık alanı olmayan, yapılması için kriterlerinin ne olduğu bilinmeyen yorumculukta, duygusal yorumlardan çok, duygusuz yorumlara ihtiyacı var Türk futbolunun.

Türk futbolu gerileme döneminde, bu futbol sistemi için yapısal reformlar, altyapı yatırımları ile kulüpler yasası ne kadar gerekli ise, hangi takımı tuttuğu, kime yakın olduğu, hangi camiayı savunduğu önemli olmayan skorlara bakarak konuşmayan belki de yabancı yorumculara ihtiyacı var.

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU