Batı, Afrika'da yaptığı katliamlar için neden özür diliyor?

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

Geçen haftalarda Tanzanya'yı ziyaret eden Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, sömürge döneminde Almanya'nın Tanzanya'da işlediği suçlardan utanç duyduğunu belirleterek, "Almanların burada atalarınıza yaptıkları için af diliyorum" dedi. 

Almanya, Namibya'da 1904 yılında Herero ve Nama kabilelerine yönelik işlediği soykırımı 2021 yılında tanımıştı.

Tanzanya'yı 1920 yılına kadar sömüren Almanya, uyguladığı baskıcı politikalar sonucunda Maji Maji (Kutsal Su) İsyanı olarak bilinen kararlı bir halk direnişiyle karşılaştı.

Tanzanya halkının onurlu isyanını olabilecek en kanlı şekilde bastıran Alman yönetimi, kadın, çocuk, yaşlı demeden 200 ila 300 bin insanı Temmuz 1905 - Ağustos 1907 tarihleri arasında sistematik bir şekilde katletti, tarlaları ateşe vererek halkı kasıtlı olarak aç bırakıp ölüme terk etti. 1

Tanzanya'dan çalınan çok sayıda eserin yanı sıra, başta kabile şefi Songea Mbano olmak üzere öldürülen Tanzanyalı yerlilerin kafatasları Almanya'daki müzelerde hala sergileniyor. 
 

-.jpg
Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier ile Tanzanya Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan ​​​​​​

 

Steinmeier ile yakın dönemde Kenya'yı ziyaret eden Kral Charles da sömürgeci dönemde Kenyalılara uygulanan şiddeti ve haksız eylemleri kınadı. 

Kenya halkı, 1920 ve 1963 yılları arasında İngiliz sömürgeci yönetimine karşı Mau Mau isyanı adı verilen bir bağımsızlık hareketi başlatmıştı.

Bu özgürlük savaşı süresince 10 binden fazla Kenyalı İngiliz yönetimi tarafından işkence edilerek ve canlı canlı yakılarak katledildi.

Ölen Avrupalı sivil sayısı ise yalnızca 32 idi. 2

Tanzanya için Maji Maji isyanı ne ise Kenya için de Mau Mau isyanı oydu. 
 

 

Aynı döneme denk gelen Alman Steinmeier'in Tanzanya ziyareti ile Kral Charles'ın Kenya ziyareti akıllara şu soruları getiriyor:

Yoksa Batı birdenbire Afrika'ya karşı mahcup bir tutum içine mi girdi?

Yaşananlardan ciddi bir pişmanlık mı duymaya başladı?
 

 

Bugün çok daha fazla sayıda Afrikalı, büyük bir kısmına Batılı ülkelerin sebep olduğu iç savaşlar, kıtlık, açlık, yoksulluk, sağlık hizmetinden mahrum kalma ve maden ocaklarında maruz kaldıkları ağır metaller nedeniyle ölüyor.

Son yıllarda tarihindeki karanlık sayfaları kabul eden ve işledikleri savaş suçları için özür dileyen Almanya da İngiltere de büyük bir ikiyüzlülükle savaş suçları işleyerek Filistin halkını yok etmeye çalışan İsrail'in yanında yer alıyor. 

Batılı ülkelerin bu samimiyetsiz özür söylemleri ve Afrika ülkelerine sıklıkla gerçekleştirilen üst düzey diplomatik ziyaretleri, Afrika'nın doğal kaynaklarından daha fazla yararlanma planları için atılan sinsi adımlardan ibaret.
 

 

Hikâye dünyanın her yerinde aynı: Zalim ve mazlum

Batılı devletler, sömürdükleri toprakların asıl sahiplerini köle haline getirdi ve halklar zalim yönetimlere isyan ettikleri zaman onları vahşice katletmek konusunda birbirlerini destekledi.

Sömürgecilerin torunları ise atalarının yaptığı zulümlerden rahatsız olmamakla birlikte, bağımsızlık sonrası sözde terk ettikleri ülkeleri ekonomik ve siyasi anlamda sömürüyor olmanın tadını çıkarıyor. 

Batı ülkelerinin vahşet dolu geçmişleriyle ilgili nadiren dile getirdikleri "özür ve pişmanlık" cümleleri aslında onların gizli ajandalarına hizmet etmeyi amaçlıyor. 

İlginçtir ki Batılılar Afrika'nın zengin topraklarını işgal ederken Afrikalıları ilkel ve barbar olarak niteledikleri gibi, onların liderlerini de topraklarını ve halklarını yok pahasına satmakla suçlamışlardı.

On yıllar süren zalim yönetimin ve insanlık dışı uygulamaların sonucu olarak yerel halkın başlattığı isyan ve özgürlük hareketleri "terör eylemi", özgürlük hareketi liderleri ise "terörist" olarak adlandırılmıştı.

Bugün İsrail ve Amerika, Gazze topraklarında binlerce Filistinliyi aynı küstahlıkla ve orantısızlıkla, üstelik tüm dünyayı bu zulme seyirci kılarak katlediyor.

Sömürgeci geçmişinden utanmayan ve hiçbir bedel ödemek zorunda hissetmeyen Batı ülkeleri, yine ezenin ve zalimin yanında yer almaya devam ediyor.

Zulme isyan edenler terörist olarak adlandırılırken, yerli halk topraklarını satmakla ve teröre destek olmakla itham ediliyor.

Almanya'nın yüz yıldan fazla bir süre sonra gelen özrü Tanzanya halkı için pek anlam ifade etmiyor. 
 

Faith öğretmen.jpg
Faith J. Mutulla

 

Tanzanyalı öğretmen Faith J. Mutulla "Ben bu özrü anlamlı bulmuyor ve Batılılara güvenmiyorum. Vaktiyle bize hayvanmışız gibi davranan ve sonra gelip melek gibi gözükmeye çalışan insanlara güvenemem. Özrün arkasına sığınıp ülkemizden istedikleri kıymetli şeyler olmalı. Zira Tanzanya'nın çok zengin doğal kaynakları var. Hükümetimiz de bu meseleye temkinli yaklaşmalı. Cumhurbaşkanımız Almanya'nın 116 yıl önce çaldığı kafataslarını iade etmelerini istedi. Hiçbir anlamı yok; şimdi iade etmek geçmişte yaşanan acıların hiçbirini alıp götürmeyecek" sözleriyle Almanya'nın geç kalan özrünü anlamsız bulduğunu ifade ediyor. 
 

Benedicta öğretmen.jpg
Benedicta Kimario

 

Bir diğer Tanzanyalı eğitimci Benedicta Kimario da Almanya'nın özür dileme konusunda çok geç kaldığını belirtiyor ve ekliyor:

Özür dileme kısmı tamam ama bunca yıl neredeydiler? Yüzyıl sonra gelip özür dilemenin arkasında ne var? Mutlaka Tanzanya'dan isteyecekleri bir şey olmalı. Asla itimat etmiyorum. Neden sadece Songea bölgesinden özür dilendi; tüm ülke sömürgecilik yüzünden acı çekmedi mi? Öldürdükleri kabile şefinin kafatasını ve bizden çaldıkları diğer eşyaları iade edeceklermiş. Peki, onurları için savaşmış kahraman atalarımızın onurunu da iade edecekler mi?

 

 

1. https://www.blackpast.org/global-african-history/maji-maji-uprising-1905-1907/
2. https://www.uncomfortableoxford.com/post/oxford-and-colonial-atrocities-the-mau-mau-rebellion 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU